Olumsuz aşırı düşünme: Felaket senaryoları mı yazıyorsunuz?
İş, eğitim ya da özel hayat… Günümüzün getirdiği birçok zorluk, hayatımızı olduğu kadar düşünme yapımızı da etkiledi. Zira, kimi zaman geleceğimizle, kimi zaman da özel hayatımızla ilgili felaket senaryoları yazabiliyoruz. Öyle ki, hiç olmadık olasılıkları düşünüp, geçmek bilmeyen stres dolu saatlere kendimizi mahkum ediyoruz.
Peki, aslında bu durumun bir ruh sağlığı sorunu olabileceğinden haberiniz var mı?
“Aşırı düşünme” olarak adlandırılan zihinsel "geviş getirme" özellikle modernleşen dünya, hızlı değişim, belirsizliğe karşı tahamülsüzlük ve artan toplumsal strese bağlı olarak daha da sık görülüyor.
Sadece zihinsel bir yorgunlukla kalmayan aşırı düşünme hali, tükenmişlik ve uyku problemleri yanı sıra, fiziki hastalıklara da neden oluyor. Üstelik aşırı düşünmeye kapılan kişinin tedavi olabilmesi için çoğunlukla uzman yardımı alması gerekebiliyor.
{ilgili-metin-[{title}Modernleşen dünya, hızlı değişim, belirsizliğe karşı tahamülsüzlük ve artan toplumsal stresin aşırı düşünmenin yaygınlığını artırdığı söylenebilir{title}{theme}red{theme}]}
“Aşırı düşünme”nin getirdiği sorunları Uzman Psikolog Gözde Pehlivantürk Koytak ile konuştuk.
Değişen hayat şartları daha fazla düşündürüyor
Aşırı düşünme, bireyin normalden fazla ve sürekli olarak düşünce süreçlerine yoğunlaşması veya zihinsel faaliyetlerin aşırı aktif hale gelmesi olarak tanımlanabiliyor. Psikolog Koytak, aşırı düşünmenin geçmiş hakkında uzun süreli düşünmeyi ve gelecek hakkında endişelenmeyi kapsadığını belirtirken, aşırı düşünmenin tek başına belirli bir patolojiyi işaret etmediğini fakat birçok hastalığın içerisinde kendini gösterdiğini söylüyor.
“Son zamanlarda ruh sağlığına karşı artan farkındalıkla beraber modernleşen dünya, hızlı değişim, belirsizliğe karşı tahamülsüzlük ve artan toplumsal stresin aşırı düşünmenin yaygınlığını artırdığı söylenebilir.”
{ilgili-metin-[{title}Geçmişe dair olaylarda, geleceğe yönelik konularda, benlik ve öz-eleştirel düşüncelerde, kişilerarası ilişkilerde, iş yaşamı ya da akademik alanlarda, sosyal ortamlarda ya da kişilerin sağlığıyla ilgili endişelerinde aşırı düşünmeye rastlanabilir.{title}{theme}red{theme}]}
Zihinsel geviş getirme durumu
Peki, hangi durumlar aşırı düşündüğümüzü gösteriyor?
Psikolog Koytak, aşırı düşünme durumunun birçok farklı şekilde yaşandığını belirtiyor. En önemlilerinden biri rumunisyon bir diğer adıyla "zihinsel geviş getirme" olarak biliniyor.
“Ruminasyonda kişiler olumsuz düşüncelere ve olaylara, geçmiş yaşantılardaki hatalara ya da pişmanlıklara odaklanmaktadır. Zihinde bu düşünceler tekrar tekrar değerlendirilir ve alternatif senaryolar üzerinde durulur.
Aşırı düşünmenin bir başka yaygın biçimi de endişe etmektir. Endişe gelecekte yaşanacağı düşünülen tehditleri ve belirsizlikleri kapsayabilir. Hayatın hemen her alanında aşırı düşünme kendini gösterebilmektedir.
Geçmişe dair olaylarda, geleceğe yönelik konularda, benlik ve öz-eleştirel düşüncelerde, kişilerarası ilişkilerde, iş yaşamı ya da akademik alanlarda, sosyal ortamlarda ya da kişilerin sağlığıyla ilgili endişelerinde aşırı düşünmeye rastlanabilir.”
Aşırı düşünme fiziksel belirtilere de neden oluyor
Aşırı düşünme hali stres, endişe ve kaygının bir sonucu olarak ortaya çıkan çeşitli fiziksel belirtilere de sahip olabiliyor. Koytak, bazı fiziksel semptomlar kişiden kişiye değişse de, aşırı düşünmenin bağışıklık sistemini baskılayıcı etkisinin olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Bağışıklık sisteminin zayıflaması kişileri hastalıklara karşı daha duyarlı bir hale getirebiliyor. Aşırı düşünceyle birlikte zihinsel yorgunluk ve tükenmişlik, uyku problemleri, kaygı bozuklukları, depresyon, vücutta stres artışı, kaslarda gerginlik, yorgunluk ve halsizlik, baş ağrısı, dikkat dağınıklığı, sindirim sistemi bozuklukları ve kardiyovasküler bozukluklar arasında bir artış yaşanabileceğini söylemek mümkün.”
{ilgili-metin-[{title}Nefes egzersizleri, kas gevşetme teknikleri ve imgeleme çalışmaları stresi azaltarak aşırı düşünmekle ilişkili fiziksel semptomların daha kolay yönetilebilir hale gelmesini destekleyebilir.{title}{theme}red{theme}]}
Aşırı düşünme nasıl engellenir?
Birden fazla faktörü bünyesinde barındıran aşırı düşünmenin tedavisi de çok boyutlu olabiliyor. Psikolog Koytak, tedavinin psikoterapi, yaşam tarzı değişiklikleri ve kendi kendine yardım stratejilerinden oluştuğunu anlatıyor. Bilişsel Davranışçı Terapi olarak bilinen ekol, aşırı düşünmenin tedavisi için yaygın bir şekilde kullanılan etkili bir yöntem olarak kullanılıyor.
Bu terapi yönteminin, bireylerin olumsuz otomastik düşünce kalıplarını, bilişsel çarpıtmalarını ve aşırı endişeyi tanımlamasına, ruminasyon döngüsünü kırmasına ve bunlarla mücadele etmesine yardımcı olduğunun altını çiziyor Psikolog Koytak.
Koytak’ın aşırı düşünmeyi önleyici faktör olarak anlattığı yöntemlerden bazıları da farkındalık ve meditasyon uygulamaları... Bu uygulamalarla bireylerin düşüncelerini gözlemlemeyi, aşırı düşünmenin kontrolünü azaltmayı ve daha sakin bir zihin geliştirmenin mümkün olduğunu belirtiyor.
Nefes egzersizleri, kas gevşetme teknikleri...
Koytak’ın son olarak bahsettiği yöntemler arasında nefes egzersizi gibi stresi azaltıcı yöntemler bulunuyor.
“Nefes egzersizleri, kas gevşetme teknikleri ve imgeleme çalışmaları stresi azaltarak aşırı düşünmekle ilişkili fiziksel semptomların daha kolay yönetilebilir bir hale gelmesini destekleyebilir.”