En çok zehirlenmeye yol açan mantar cinsi "köygöçüren"
Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pekşen, ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde ülkede mantar zehirlenmelerine sıkça rastlandığına işaret etti.
Karadeniz'in bol yağış alan ve farklı bitki örtüsüne sahip bir bölge olduğunu, mantar çeşitliliğinin de bol olduğunu dile getiren Pekşen, "Zehirli mantar grubu çok olmamakla birlikte, mantarı bilinçsiz toplayan kişilerde ölümle sonuçlanabilen zehirlenme vakaları meydana gelebilir. Bu yüzden mantar denildiği zaman birçok insanın aklına zehirlenme geliyor. Mantarlar bizim için her bakımdan büyük önem taşıyor. Bu zengin kaynaklar bizlere mineral, protein, selenyum sağlamakla beraber aynı zamanda ihraç edilerek ciddi gelir getirme potansiyeline de sahip. Bir grup mantar türü toplanarak yurt dışına ihraç ediliyor. Maalesef medyada zehirlenme olayları oldukça gündemde olduğundan ötürü, insanların mantara karşı bir korkusu var. Bu korkunun önüne geçilebilmesinin en etkili yöntemi mantarların çok iyi tanıtılmasından geçiyor." ifadelerini kullandı.
"Doğru bilinen birtakım yanlışlara oldukça dikkat etmek bu noktada mühim"
Doğadaki mantarların, bilinçli insanlar tarafından toplanması gerektiğinin altını çizen Pekşen, şöyle devam etti:
"Mantarı bilmeden toplayan kişiler, aynı anda yenilebilir ve yenilemez mantarları toplayabilir. Hafif zehirlenme de geçirebilir fakat çoğunlukla ölümle sonuçlanan zehirlenmelerle karşı karşıya kalabiliriz. İnsanlar kendi yöntemleriyle zehirli olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar ve bu çok yanlış bir uygulama. Birtakım yanlış kanılar var. Örneğin, 'Böceklerin yediği mantar zehirsizdir.' Biz insanlarla onların metabolizması farklıdır. Bu yüzden böyle bir durum söz konusu değildir. 'Bazı mantarlar kaynatılıp suyu akıtıldığında zehir etkisi olmaz.' Ancak bu her mantar için geçerli değildir. Bu yüzden göz ardı etmeden dikkatli ve bilinçli olmalıyız. Mantarlara karşı bir farkındalığın oluşması gerekiyor. Aksi takdirde bilinçsiz hareket etmek son derece kötü sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden biz mantarcıların bir sözü vardır, 'tüm mantarlar yenir ama bazıları sadece bir kez yenir.' Doğru bilinen birtakım yanlışlara oldukça dikkat etmek bu noktada mühim."
"Gösterişli bir mantar olan köygöçüren yenilebilen bir mantarın yanında yetişebiliyor"
Türkiye'de mantar zehirlenmelerinden kaynaklı ölümlerin çoğunluğundan "köygöçüren" mantarının sorumlu olduğunu belirten Pekşen, şunları kaydetti:
"Ülkemizde en çok bulunan zehirli mantarlardan birisidir. En çok İstanbul, Bolu, Kastamonu ve Giresun bölgelerinde görülüyor. Amanita Phalloides, köygöçüren olarak bilinir. Zehirlenmelerin neredeyse yüzde 95'inden sorumludur. Bu zehirlenme vakaları küçümsenecek miktarda değil. Geçen yıl Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine çok sayıda mantar zehirlenmesi vakası geldi. Mantar zehirlenmelerinde iki tür semptom vardır. Erken ve geç semptomlar. Erken semptomlarda, mide bulantısı, kusma, sersemlik gibi birtakım yan etkileri var. Erken olduğu için hemen müdahale edilebilir fakat bizi korkutan geç semptomlar. Geç semptomda yendikten sonra yine birtakım etkiler var fakat vücutta geç tepki verdiği için karaciğer, böbrek yetmezliği gibi vakalar söz konusu olabiliyor. Bu noktada hangi mantar türünün yendiğinin bilinmesi ve en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi büyük önem taşımakta. Gösterişli bir mantar olan köygöçüren, yenilebilen bir mantarın yanında yetişebiliyor. Ayırt edebilmek için dikkat edilmesi gereken bazı özellikler vardır. Mantarın üst yapısı zeytin yeşili bir renktedir. Ama alt kısmı bembeyazdır. Ayrıca zehirli mantarlarda olan bir diğer özellik de kök kısımlarımda yumurta şekline benzer bir bölüm bulunur, köygöçüren mantarının kök kısmında da bu yumurta bulunur."