Deprem bölgesindeki üst solunum yolu hastalıklarına sıkı takip
Deprem bölgelerinden salgın hastalık riskine karşı iletilen vaka bildirimleri ve analizleri içeren erken uyarı sistemi "İZCİ" üzerinden anlık yapılan takiplerle, bulaşıcı hastalık tehdidi açısından ön plana çıkan bağırsak enfeksiyonları, bulaşıcı sarılık, ateşli döküntülü hastalıklar, solunum yolu enfeksiyonları gibi risklere karşı tedbirler belirlenerek uygulanıyor.
Sağlık görevlilerince, çadır ve konteyner kentlerde birinci basamak sağlık hizmetleri oluşturuluyor, toplu yaşam alanları dezenfekte ediliyor, kemirgen ve haşerelere karşı ilaçlama uygulanıyor, köylerde sağlık taramaları yapılıyor.
Bunun yanı sıra su kaynaklarına yoğun klor verilmesi, bölgede farklı noktalardan su örneklerinin toplanması, şüpheli ishal vakalarının düzenli takip edilmesi, bölgeye kuduz ve tetanos aşılarının dağıtılması gibi çalışmalar da yürütülüyor. Depremin vurduğu her ilçe ilçelerde görevlendirilen epidemiyologlar tarafından, salgın hastalık riskine karşı numune toplanarak analiz ediliyor.
Bu kapsamda alınan veriler ve yapılan analizler sonucunda şu ana kadar herhangi bir bulaşıcı hastalık salgını saptanmadığı belirtiliyor.
"Üst solunum yolu hastalıklarında artış olabilir"
Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Dekanı ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, AA muhabirine, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaşandığı bölgelerde yağışlı ve soğuk havanın etkisiyle özellikle üst solunum yolu hastalıklarının artabileceği uyarısında bulundu.
Deprem gibi olağan dışı durumlar sonrasında ve özellikle büyük bir coğrafya etkilendiğinde salgın hastalık riskinin söz konusu olabildiğini işaret eden İlhan, "Sağlık Bakanlığı, hem merkezden, hem sahadan takip ile günlük verileri değerlendiriyor. Bu kapsamda, depremden etkilenen her il bazında alınan veriler inceleniyor ve hastalıklarda bir artış olup olmadığı analiz ediliyor." dedi.
İlhan şunları kaydetti:
"Veriler hem bir önceki gün/hafta ve hem de geçen seneki aynı dönem ile kıyaslanıyor. Tüm bunlar, bir alarm oluşturacak durum tespit edilirse, bir an önce müdahale etmek için yapılan uygulamalar.
Deprem bölgesinde, hem hava koşulları hem de yaşam şartlarına bağlı üst solunum yolu hastalıklarında artış olabilir. Şu an için grip başta olmak üzere, çok görülmemekle birlikte koronavirüs ve soğuk algınlığına benzer şikayetlere neden olan diğer virüslerin daha sık görülmesi beklenebilir. Ancak bölgeden alınan veriler doğrultusunda, şu an için bir salgın söz konusu değildir."
"Korunmada temel prensip hijyen ve maske kullanımı"
Üst solunum yolu hastalıklarından korunmada temel prensibin hijyen ve maske kullanımı olduğunun altını çizen İlhan, deprem bölgesinde çok sayıda kişi bir arada yaşamak zorunda kaldığından, başta risk grubundakiler olmak üzere kalabalık ortamlarda cerrahi maske takılmasının uygun olduğunu söyledi.
Prof. Dr. İlhan, grip ve COVID-19 aşılarının da korunmadaki en önemli faktörler içinde yer aldığını hatırlattı.
Özellikle deprem bölgesinde toplu yaşam yerlerindeki kronik hastaların aşılarını yaptırmaları gerektiğinin altını çizen İlhan, "İleri yaş grubundakilerin ve kronik hastalığı olanların grip aşılarını ve Kovid-19 tamamlayıcı dozlarını yaptırması gerekiyor. Ayrıca mikrop almayı önlemek için cerrahi maske kullanmaları tavsiye ediliyor." diye konuştu.
Uygun olmayan gıda tüketimi risk oluşturuyor
İlhan, deprem bölgesinde çadır kentler ya da konteyner kentlerde daha iç içe bir yaşam söz konusu olduğundan hastalık riskinin diğer bölgelere göre daha fazla olabileceğini işaret etti.
Üst solunum yolu hastalıklarının yanı sıra bölgede uygun olmayan gıda tüketimine bağlı sıkıntıların da her zaman için söz konusu olabileceğini belirten İlhan, "Kalabalık yaşam yerlerinde, iyi pişirilmemiş, yıkanmamış gıdalarla geçen hastalıklar görülebilir ya da temas ile bulaşan hastalıklar olabilir. Önemli olan bunlar için önlem alınması ve salgına dönüşmesinin engellenmesidir." dedi.
Hijyen koşullarının da hastalıklardan korunmada önemli olduğunun altını çizen İlhan, yiyeceklerin iyice yıkanması gerektiğini dile getirdi ve el temizliğine özen gösterilmesi, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise el dezenfektanlarının kullanılması gerektiğini anlattı.