Vücudun savaş molekülü: İnterferon
Antiviral hastalıklar, lösemi gibi hematolojik kanserler ya da multiple skleroz (MS) ve pek çok otoimmün hastalığın tedavisinde kullanılan interferonun keşfi, zamanında tıpta büyük yankı uyandırmıştı.
Tıpta çığır açan interferonlar ilk olarak 1957’de Londra'daki Ulusal Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nde Alick Isaacs ve Jean Lindenmann tarafından tanımlandı. Aradan geçen yıllar içerisinde gelişmeye devam etti. 16 Ocak 1980’de ise ilk defa insan interferonunun üretildiği duyuruldu. Halen çalışmaları devam eden ve pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan interferonla ilgili merak edilenleri Farmakolog Doç. Dr. Zülfiye Gül TRT Haber’e anlattı.
İnterferon nedir?
İnsan vücudu aslında tanıdıklık üzerine çalışıyor. Vücudumuza giren yabancı hücreleri, yabancı patojenleri -patojen dediğim bakteri olabilir, virüs olabilir- ya da yabancı cisimleri, kimyasalları temizlemek istiyor. Bu immün sistem tarafından yapılıyor. İmmün sistemin birçok hücresi var. Vücudumuza giren virüslerin, bakterilerin, patojenlerin çok fazla üremesini engellemek için bazı proteinler sentezleniyor. İnterferon da bunlardan biri… Doğal olarak bizim ürettiğimiz ve sentezlediğimiz protein yapıda bir savaşma molekülü.
Hastalıklarla başa çıkma noktasında nasıl bir etkisi bulunuyor?
Bakterilere karşı işte antiviral etkinlikleri var. Örnek vermek gerekirse virüsün hücre içine girmesini engelliyor. Virüsün üremek ve çoğalmak için bir protein sentezi yapması gerekiyor. Bu protein sentezini bozarak virüsün ve bakterilerin çoğalmasını da engelliyor. Yine kanser hücrelerinin de yapısı bozuluyor ve farklı bir hücre olarak vücudumuzda çoğalmaya başlıyor. İmmün sistemimiz bunu fark edip kanser hücresinin çoğalmasını engelleyen interferon salgılıyor. İnterferon o hücrelerin çoğalmasını da engelliyor.
Nasıl üretilmeye başlandı?
İnterferonun keşfiyle bir soru ortaya çıktı... Normalde ilaçlarla, kimyasallarla çözemediğimiz virüs -çünkü şu anda virüslere karşı efektif bir ilacımız yok- ya da immün sistemin kendi hastalıklarında yeterli olmadığı durumlarda kullanabilir miyiz sorusu... Böylece dışarıda da üretimi başladı.
İnsan hücreleri kullanılarak ya da şimdi biyoteknolojinin de gelişmesiyle beraber interferonların alfa ve gama gibi birtakım çeşitleri belirlendi. En çok kullanılan interferon günümüzde alfa… Onun etkinliği tespit ediliyor.
İnterferonlar hangi hastalıkların tedavisinde işe yarıyor?
Bunlar antiviral, yani virüslere karşı bir etkinlikleri var. Bununla birlikte immün sistemi destekleyen ve harekete geçiren bir etkinlikleri de bulunuyor. Bir de kanser gibi, yabancı hücrelerin çoğalmasını engelleyen ya da vücudumuzda yanlış üretilmiş hücrelerin çoğalmasını engelleyen bir etkileri var. Örneğin hepatit C gibi, hepatit B gibi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Yine lösemi gibi hematolojik onkolojik durumlarda işe yarıyor. Çünkü lösemi hücreleri çok hızlı çoğalan kanser hücreleri. Onların üzerinde etkinlikleri gösterilmiş ve o tür kanserlerde kullanılıyor.
Son dönemde ise otoimmün hastalıklarda kullanılıyor. Mesela behçet hastalığı ya da MS gibi... Hele ki tüm bu saydığımız hastalıklardaki etkileri görüldükten sonra birçok hastalıkta denenmeye başladı. Örnek veriyorum; koronavirüste bile denendi. Çünkü viral bir hastalıkla karşı karşıyaydık, onda bile denendi ve başarılı sonuçları oldu.
Kuşkusuz interferonun keşfedilmesi ve üretilmesi tıp dünyası önemli bir gelişmeydi. Bu alanda çalışmalar sürüyor mu?
Kesinlikle önemli bir buluştu. Bunun bulunması aslında bizim immün sistemimizin, insan olarak algıladığı ya da sentezlediği başka moleküller var mı, varsa bunları hastalıkların tedavisinde kullanabilir miyiz ya da bu interferonları daha da geliştirip daha etkin bir ilaç yapabilir miyiz sorularının kapılarını açtı. Bununla ilgili olarak da son dönemde özellikle FDA bu alanda kullanan ilaçları onaylamaya başladı. Gelecek, bu ilaçların üzerine diyebiliriz.