Türkiye sağlık alanında fark yaratıyor
'Türkiye Yüzyılı' çerçevesinde birçok alanda olduğu gibi, sağlık alanında da fark yaratacak adımlar atılıyor. O adımların en yenisi, ‘Health Türkiye’.
“Güçlü kamu ve özel sağlık tesislerimizle, nitelikli sağlık insan gücümüzle, yüksek teknolojik altyapımız ve hizmet kalitemizle sağlığın küresel yıldızı olduğumuzu ‘Health Türkiye’ markası altında tüm dünyaya duyuracağız.”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bu sözlerle duyurduğu marka ile Türkiye'nin sağlık turizmi alanında daha fazla tercih edilmesi sağlanarak dünyada merkez ülke konumuna gelmesi hedefleniyor.
Uzmanlara göre de Türkiye sağlık alanında birçok ülkenin 50-60 yılda gösterdiği gelişime sadece 20 yılda ulaşarak, sağlık turizminde dünyada en iyilerden biri konumuna geldi.
Yoğun bakım yatak sayısında dünya birincisi
Sağlık alanında son 20 yılda atağa kalkan Türkiye gösterdiği bu hızlı gelişimle rakipleri arasında ön plana çıktı. Bu durum rakamlara da yansıdı.
Her 100 bin kişiye düşen yoğun bakım yatağı sayısında Türkiye 40 yatak ile listenin ilk sırasında yer alıyor. Türkiye’yi 34,7 yatak ile ABD takip ederken listenin 3’üncü sırasında bulunan Almanya’da bu sayı 29,2.
Türkiye’nin sağlık alanındaki gelişimini Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi Kurucu Başkanı Emin Çakmak ile konuştuk. Çakmak Türkiye'nin başarısını istatistikler vererek anlatıyor:
“Bunu nasıl başardık? Başbakanlığı döneminde başlattığı şehir hastaneleri projesiyle Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve liderliğinde başardık. En son inşa edilen şehir hastaneleri 2 bin 500-3 bin yataklı. Bu hastanelerde de çok ciddi sayılarda yoğun bakım odalarımız var. Pandemi döneminde gördük ki Avrupa’da yaşanan rezillikler ülkemizde yaşanmadı. Ülkemiz 85 milyon nüfusuna hizmet etmesinin yanı sıra bir de pandemi sürecinden 3-4 ay sonra Sağlık Bakanlığımızın özel izin ve onaylarıyla yurtdışından özel jetlerle ağır vakaları ülkemize getirip tedavilerini devam ettirdi."
1.554 hastane 264.287 yatak kapasitesi
Türkiye’nin sağlık alanındaki yatırımlarının merkezinde, ardı ardına yapımları tamamlanan ve hizmete alınan tam teşekküllü şehir hastaneleri bulunuyor. Bu projelerle Türkiye’nin güncel hastane sayısı bin 554’e, yatak kapasitesi ise 264 bin 287’ye ulaştı.
Emin Çakmak’a göre uygulanması en zor tedaviler bile Türkiye'de kolaylıkla yapılabiliyor.
“Dünyanın en çok uğraştığı, ölüm oranlarının en yüksek olduğu onkoloji vakalarıdır. En gelişmiş ülkelerde kullanılan radyoterapi ve kemoterapi uygulamalarının tamamı ülkemizde uygulanıyor ve cerrahi olarak da eş zamanlı gerçekleştiriliyor. En zor kalp vakalarında da aynı şekilde… Nakil dahil olmak üzere birçok zor işlem bizde de yapılabiliyor. Dolayısıyla dünya üzerinde şu an uygulanan, yapılabilen hiçbir teknoloji ülkemizde yok diyemeyiz. Hepsi mevcut ve çok başarılı bir şekilde bunları gerçekleştiriyoruz.”
“Türkiye sağlık hizmetlerinde rakipsiz bir ülke”
Türkiye’nin sağlık alanında kullanılan teknolojiler açısından da elinin çok güçlü olduğunun altını çizen Çakmak, son 20 yılda yatırımların en büyük payının güncel teknolojilerin ithaline ayrıldığını ifade ederek, “Dolayısıyla teknolojik olarak çok öndeyiz ve çok günceliz. Dünya standartlarındaki en iyi teknolojilerle eş değer konumdayız” diyor.
Yapılan özel girişimler ve devlet yatırımlarıyla Türkiye’nin küresel boyutta fark yaratacak adımlar attığını belirten Emin Çakmak, Türkiye’nin sağlık hizmetlerinde rakipsiz bir ülke olduğunu da sözlerine ekliyor:
“Son 20 yılda yapmış olduğumuz yatırımlar sonucu gerek özel sektör gerek devlet tarafı gerekse de özel ve devlet ortaklığıyla şehir hastaneleri başta olmak üzere Türkiye sağlık hizmetlerinde rakipsiz bir ülke.”
Sadece büyük illerde değil, her yerde sağlık hizmeti
Eğitimin, teknolojik altyapının ve insan kaynağının yanı sıra sağlık hizmetlerine ‘rahatça’ erişmenin, sağlık sistemindeki gelişmede büyük rol oynadığını belirten Çakmak, bunu geçmişten bir örnek vererek açıklıyor:
“Eskiden baktığımızda vatandaşlarımız Doğu’dan, Güneydoğu’dan hatta Karadeniz’den akın akın ya Ankara’ya ya da İstanbul’a gelirlerdi. Çünkü üniversite ve devlet hastanelerimiz ağırlıklı olarak bu illerdeydi. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda Türkiye’nin en ücra köşesinde bile sağlık hizmetine erişilebiliyor. Hem özel sektörün yapmış olduğu girişimler hem de devletin yapmış olduğu şehir hastaneleri yatırımlarıyla birlikte bir vatandaşımız, maksimum 100-120 km bir mesafede dünyanın en iyi teknolojik altyapısına sahip bir hastaneye ulaşabilir.”
“Ortalama insan ömrü son 20 yılda 65’ten 83’e yükseldi”
Eğitimdeki reform ve sağlık hizmetlerinin erişilebilir olmasının Türkiye’deki ortalama yaşam süresini artırdığının da altını çizen Çakmak, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Türkiye’de ortalama yaşam süresi son 20 yılda 65 yaşından 83 yaşına yükselmiştir. İnsanlar artık daha eğitimli, sağlıklı besleniyor ve sağlıklı yaşıyor. Eskiden komşunuz aniden ölürdü ve ‘ecelden öldü’ derlerdi. Bu vatandaşın ya gizli bir şekeri vardı ya gizli bir kalbi vardı kalp krizinden ölürdü. Bugün öyle değil, bugün ülkemizde ortalama yaş 83’e yükselmiş durumda. Afrika’ya baktığımızda Somali’deki ortalama yaş 57. Sağlık hizmetlerine erişilemiyor, eğitim ve bilinç yok. Bu tabi üzücü bir hadise. Amerika’da ortalama yaş oranı 81’dir. Japonya ile yarışıyoruz bu konuda. Japonya’da 83-84 seviyesinde. Bizde ise 81-83 arasında değişik illerde."
Türkiye’nin sağlık turizminde yükselen grafiği
Türkiye’nin sağlık alanında yaptığı yatırımlardan sadece kendi vatandaşı değil, 165 farklı ülkeden milyonlarca insan da yararlanıyor. Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi’nin verilerine göre 2005 yılında sağlık hizmeti almak için Türkiye’ye gelen kişi sayısı sadece 126 bin, ekonomik getirisi de 1,1 milyar dolardı. Bu sayılar aradan geçen 17 yılda 10 kat artmış durumda.
2022 yılının ilk 9 ayında 1 milyon 312 bin kişi sağlık hizmeti almak için Türkiye’yi seçti ve bu sayede 12,9 milyar dolar gelir elde edildi.
Hedef ise 2023 yılında 2 milyon turiste sağlık hizmeti sunarak 20 milyon dolar gelir elde etmek.
Grafik: M.Furkan Terzi, Hafize Yurt Ateş