10 soruda pnömoni ile ilgili merak edilenler
Kış mevsiminin gelişiyle birlikte “zatürre” olarak da bilinen ve ciddi riskler taşıyan pnömoni vakalarında artış yaşanıyor. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlığı bulunan bireyler için tehdit oluşturan pnömoni, her yıl binlerce kişiyi etkiliyor.
Dünya genelinde 12 Kasım Dünya Pnömoni Günü’nde hastalığa karşı bilinç oluşturmak için çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Uzm. Dr. Cansu Yıldız ile pnömoni hakkında merak edilen 10 soruya yanıt aradık.
{ilgili-metin-[{title}Ateş, öksürük, balgam çıkarma, göğüs ağrısı en sık rastlanan belirtiler. Nefes darlığı, bilinç kaybı, bulantı-kusma, sık nefes alıp verme, kas-eklem ağrıları, halsizlik gibi belirtiler de görülebiliyor. Ağır pnömoni durumlarında ise deri ve mukozanın mavi renk alması, ciddi nefes darlığı, tansiyon düşüklüğü ve bilinç bulanıklığı olabiliyor.{title}{source}Uzm. Dr. Cansu Yıldız Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği {source}{theme}red{theme}]}
1. Pnömoni nedir?
Halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoni, akciğer dokusunu etkileyen ve çoğunlukla bakteri, virüs ve nadiren mantarlara bağlı gelişen bir enfeksiyon hastalığıdır. Her yaştan insanda görülebiliyor. Bazen hafif seyredebilirken bazen de yaşamı tehdit eden hastalıklara neden olabiliyor. Enfeksiyon kaynaklı ölümler arasında üst sıralarda yer alıyor.
2. Pnömoni toplumda ne sıklıkla görülüyor?
Pnömoni dünya genelinde oldukça sık görülen bir hastalık. Avrupa’da yıllık görülme sıklığı yüzde 0.5-1.1, Türkiye’de ise yüzde 1.15 olarak raporlanıyor.
İleri yaştakiler, sigara ve alkol kullananlar, kronik bir kalp ya da akciğer hastalığı bulunanlar, madde bağımlıları, diyabeti olanlar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler riskli grupta yer alıyor. Yine bilinç bozukluğu ve öksürük refleksinin bozulması ile seyreden bazı nörolojik hastalıklar, yabancı cisim aspirasyonu, zararlı gazlara maruz kalmak da risk faktörleri arasında sayılıyor.
3. Pnömoninin en yaygın belirtileri neler?
Ateş, öksürük, balgam çıkarma, göğüs ağrısı en sık rastlanan belirtiler. Nefes darlığı, bilinç kaybı, bulantı-kusma, sık nefes alıp verme, kas-eklem ağrıları, halsizlik gibi belirtiler de görülebiliyor. Ağır pnömoni durumlarında ise deri ve mukozanın mavi renk alması, ciddi nefes darlığı, tansiyon düşüklüğü ve bilinç bulanıklığı olabiliyor.
4. Pnömoni tanısı nasıl koyuluyor?
Zatürre ya da pnömoni belirtileriyle gelen hastaları muayene ettikten sonra çoğunlukla akciğer grafileri çekilerek tanı koyuyoruz. Bunun yanında kan ve balgam testleri, bilgisayarlı tomografi gibi ileri tetkikler gerekebiliyor.
5. Hangi belirtiler görüldüğünde hekime başvurulmalı?
Hastalarda ateş, öksürük, balgam çıkarma gibi belirtiler geliştiğinde mutlaka bir hekime muayene olunmalı. Tanı ve tedavide gecikmeler olması halinde pnömoni komplikasyonlarla seyredebiliyor. Bu da hastalıkta mortaliteyi (ölümü) artırabiliyor.
6. Hastalık bulaşıcı mı?
Mikropların akciğerlere ulaşması çeşitli yollarla oluyor. Özellikle viral solunum yolu enfeksiyonları oldukça bulaşıcı…Hapşırık ve öksürük yoluyla havaya yayılan damlacıklar ve yine hasta kişilerin temas ettiği mendil, çatal-kaşık, kapı kolu gibi yüzeylere dokunulup elin ağza götürülmesiyle de bulaşma gerçekleşebiliyor.
Özellikle çocukların burun ve boğazlarında bulunan virüs ve bakterilerin, aspire edilerek akciğerlere ulaşması sonucu hastalık oluşabiliyor. Daha nadir olarak ise hastanın vücudundaki bir iltihap odağından mikroplar, kan yoluyla akciğerlere ulaşabiliyorlar. Özellikle risk altındaki kişilerin hasta bireylere temas etmemesi öneriliyor.
7. Pnömoni nasıl tedavi ediliyor?
Pnömoni tedavisi hastalığın türüne, hastanın sağlık durumuna ve hastalığın şiddetine göre değişiyor. Hastanın istirahat etmesi ve bol sıvı alması gerekiyor. Antibiyotikler, antiviral tedaviler, ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler kullanılıyor.
Hastaneye yatması gereken hastalarda daha farklı tedaviler gerekebiliyor. Çok ağır zatürre durumlarında yoğun bakımda yatış ve solunum desteği uygulanma zorunluluğu doğabiliyor. Tedavi süresi hastaya ve hastalığın gidişatına göre değişmekle beraber ortalama 7 gün sürüyor.
8. Pnömoni tedavi edilmediğinde nasıl komplikasyonlara yol açıyor?
Pnömoni tedavi edilmediğinde ilerleyebiliyor. Akciğerde abseler, plevral sıvılar, bronşiektazilere neden olabiliyor. Yine enfeksiyonun kontrolsüzlüğü sepsis ve septik şoka kadar gidebiliyor.
9. Pnömoniden korunmak için nasıl önlemler alınması gerekiyor?
Altta yatan kronik hastalıkların kontrol altına alınması, dengeli beslenme, hijyenik önlemler, sigara ve alkol alışkanlıklarının kontrolü önemli. Bunun yanında pnömokok ve yıllık influenza aşıları ile toplumda gelişen pnömonilerin sıklığını ve ölüm oranını azaltmak mümkün.
Toplu taşıma araçları gibi kalabalık mekanlarda kişisel hijyene dikkat etmek, maske takmak ve kalabalık ortamlardan uzak durmak da korunmak için büyük önem taşıyor.
10. Pnömoni aşısı kimlere, hangi aralıklarla uygulanıyor?
Pnömoni aşısı, bu hastalığa neden olan bakterilere karşı bağışıklık kazandırmayı amaçlıyor. İki tip pnömokok aşısı bulunuyor. Birinci aşı (PCV) 2 yaş altında yapıldığında yüzde 80 korunma sağlıyor. 2 yaş üzerinde ise korunma oranı yüzde 50’ye geriliyor. Bununla birlikte ömür boyu koruma sağlayacağı için tekrar yaptırmak gerekmiyor.
Türkiye’de bebeklere 2 aydan itibaren ücretsiz yapılıyor. 2 yaş üstü çocuklar ve erişkinlerde ise tek doz yeterli oluyor. İkinci tip aşı (PPV) ise sadece 2 yaş üstünde yapılabiliyor. Aşının koruyuculuğu 5 yıl olduğu için tekrarlanması gerekiyor.
65 yaşın üstündeki kişilerin, kronik akciğer ve kalp hastalığı olanların, diyabet hastalarının, kronik karaciğer ve böbrek hastalarının, aspleni ve immunsupresif hastaların bu aşıyı olması öneriliyor.