Girişimsel radyolojiye ilgi giderek artıyor
MR, tomografi ya da ultrasonografi gibi radyolojik yöntemler tanı koymak için kullanılan seçeneklerin başında geliyor. Günümüzde çoğu hastalığın varlığı bu radyolojik görüntüleme yöntemleri sayesinde ortaya çıkıyor. Ancak bilinenin aksine radyoloji, tanının yanı sıra tedavi amaçlı da kullanılıyor. Bu alan “girişimsel radyoloji” olarak isimlendiriliyor.
Girişimsel radyoloji aslında yeni bir uygulama değil. Görüntüleme cihazları kullanılarak hastaları tedavi etme işleminin temeli 1960’lı yıllara dek uzanıyor. Tıp tarihindeki ilk girişimsel radyoloji örneği 1964’e tarihlenen anjiyoplasti olarak kayıtlara geçti. Ardından gelişen tıpla birlikte yeni yöntemlerle gelişimine devam etti.
Günümüzde diyabetik ayaktan beyne kadar pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan girişimsel radyolojiyle ilgili gelişmeleri Türk Radyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Canyiğit TRT Haber’e anlattı.
Tedavide giderek daha fazla kullanılıyor
Girişimsel radyolojinin özellikle ABD’de de ana dal olarak faaliyetini sürdürdüğünü ifade eden Prof. Dr. Canyiğit, Türkiye’deki kullanımına ilişkin ise şöyle konuşuyor:
“Temel olarak yaptığımız en basit işlemlerden biri biyopsi almak. Kalp ve beyin hariç bütün biyopsiler girişimsel radyolojiyle yapılıyor. Diğer bölümlerde ortaya çıkan problemlerin büyük çoğunluğu da yine girişimsel radyolojiyle çözülüyor. Hastane içinde kapalı bir branş olduğu için halk tarafından fazla tanınmıyor. Ancak artık daha fazla dışarıya açıldığı için hastanın doğrudan bize geldiği bir bölüm haline geldi.”
Girişimsel radyoloji ilk kullanılmaya başladığı yıllarda sadece anjiyo amaçlı başvurulduğunu belirten Prof. Dr. Canyiğit, gelinen noktada pek çok hastalığın bu yöntemle tedavi edilir hale geldiğini söylüyor. Prof. Dr. Canyiğit, bu alanda oldukça geniş bir perspektifte hasta yoğunluğu olduğunu anlatıyor:
“Örneğin şeker hastalığı dünya çapında bir problem. Bu hastaların gözlerindeki ya da böbreklerindeki problemler gibi diz altındaki damarları da çok sık tutuluyor. Ve ayaklarında yara oluşuyor. O yaraların tedavisi için damarların açılması gerekiyor. Bu damar açma işlemi girişimsel radyolojiyle yapılıyor.”
Beyin tedavisinde kulanıldığı da oluyor
Beyinle ilgili bazı tedaviler de artık girişimsel radyoloji ile yapılabiliyor. Örneğin beyin damarlarında oluşan rahatsızlıkların tedavisi kasıktan girilerek, küçük kataterler yardımıyla hasta uyur vaziyetteyken tedavi edilebiliyor. Böylece sorun hasta ameliyata girmeden çözülüyor.
Girişimsel radyolojinin kullanıldığı bir diğer alan da tümör tedavileri… Prof. Dr. Canyiğit, bu alanda uygulanan tedavi konusunda şunları anlatıyor:
“Karaciğerde başlamış olan tüm küçük boyutlu tümörler eskiden ameliyatla tedavi edilebiliyordu. Şu an ise herhangi bir ameliyata gerek kalmadan küçücük bir delikten girerek oradaki tümörü yakabiliyoruz. Böylece hasta sağlığına kavuşabiliyor.”
Kullanım alanı genişliyor
Girişimsel radyoloji kadınlarda görülen miyom ve erkeklerde görülen prostat gibi rahatsızlıkların giderilmesi için de rahatlıkla kullanılabiliyor. Tabii her hastalığın tedavisi için girişimsel radyoloji uygun bir seçenek olmayabiliyor. Prof. Dr. Canyiğit, bunu bir örnek vererek açıklıyor:
“Karaciğerde bir tümörünüz var. O tümör belli bir boyutun üzerine çıktığı zaman hastaya onkolojik bir tedavi vermeniz gerekiyor. O onkolojik tedaviler yeterli olmadığında, artık son aşamaya gelindiğinde biz yine kasıktan girerek karaciğere küçük bir katater yerleştirip oradan yüksek dozda kemoterapi ve radyoterapi tedavileri verebiliyoruz. Başlangıç aşamasından son aşamaya kadar farklı tedavi seçenekleri var. Bu tedavi seçeneklerini hastanedeki diğer bölümlerle ortaklaşa olarak değerlendiriyoruz.”
İyileşme süreci daha kısa oluyor
Girişimsel radyolojinin hastaya pek çok avantaj da sağladığını söylüyor Prof. Dr. Canyiğit. Yapılan işlemlerin yüzde 90 gibi büyük çoğunluğunun hasta uyutulmadan, sadece lokal anesteziyle gerçekleştiğini belirtiyor. Hatta hastaların büyük çoğunluğunun sabah gelip tedavisinin yapılmasının ardından akşam taburcu edildiğini anlatıyor.
Türkiye’deki pek çok kamu hastanesinde girişimsel radyoloji kullanılıyor. Tabii hastanenin mevcut hasta potansiyeline göre yapılan işlemler de değişiyor.
Girişimsel radyolojiye olan ilginin gün geçtikçe arttığını vurgulayan Prof. Dr. Canyiğit, “İnsanların farkındalığı arttıkça, bu tedaviler daha yaygınlaşıyor” diyor ve devam ediyor:
“Bu tedavilere ulaşan hasta sayısı artıyor. Ameliyat istenmeyen hastalar internete girip araştırdığında bir şekilde girişimsel radyolojik tedavi yöntemlerini bulabiliyor. Bu arttıkça bizim tedavi ettiğimiz hasta sayısı da gittikçe yükseliyor. Teknolojiyle birlikte yapabildiklerimiz de artıyor. Eskiden yapamadığımız şeyleri günümüzde yapar hale geldik.”