Virüslere karşı geliştirilen 'burun spreyi' için insan deneylerine başlanacak
Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Urartu Şeker'in yürütücülüğünü yaptığı, Sentetik Biyosistemler Laboratuvarı üyeleriyle geliştirilen "Yüksek Güçlü bir Sars-CoV bloke edici lektin proteini" isimli çalışması, Amerikan Kimya Bilimi'nin Enfeksiyon Hastalıkları dergisinde de kapak konusu olarak yayımlandı.
Türkiye Bilimler Akademisinin (TÜBA), "tanı" alanında "COVID-19 Küresel Salgınla Mücadele Özel Ödülleri" sahibi de olan Şeker, yayımladıkları makaleye ve COVID-19 ve değer influenza grubu virüslere karşı koruyucu molekül geliştirme çalışmalarında geldikleri aşamayı anlattı.
Şeker, COVID-19 salgını başladığında, virüse karşı koruyan kırmızı alglerin sahip olduğu bir proteini bakterilerde ürettiklerini, genetik mühendisliği teknikleriyle bu proteinin hızlı şekilde üretilmesini sağladıklarını söyledi.
Hayvan deneyleri olumlu sonuçlandı
Bu çalışmanın ardından laboratuvar ortamında, bu proteinin virüsü bloke edip etmediğini test ettiklerini aktaran Şeker, "Hayvan deneylerimizde, bu lektik proteininin, virüs bulaşını yakın temas halinde bile önlediğini gösterdik. Böylece aynı kafes içinde yaşayan hayvanların maske ve diğer önlemler olmasa bile virüse karşı korunduğunu raporladık" diye konuştu.
Lektik proteinin sadece COVID-19 değil, onun dışında başka üst solunum yolu virüslerine karşı da koruyuculuğunu tespit ettiklerini aktaran Şeker, "Protein, virüslerde varyant olsa bile değişemeyen şeker gruplarına bağlanıyor ve böylece virüs insan hücresinin içerisine giremiyor. Bağışıklık sistemi de virüse karşı savaşmak için zaman kazanmış oluyor. Koruma sistemimiz, Omicron varyantında ise 5 kat fazla daha etki gösteriyor. İnfluenzanın her yıl farklı varyantları çıkar, burada da virüsün şeker gruplarında değişiklik olmadığından bu virüslere de karşın etkin koruma sağlanabildiğini gördük" ifadelerini kullandı.
Çalışmalarının, COVID-19 ve influenza gibi virüslere karşı etkisine ilişkin yürüttükleri hayvan deneylerinin başarıyla tamamlandığını bildiren Şeker, sonuçların Amerikan Kimya Bilimi'nin Enfeksiyon Hastalıkları dergisinin kapak konusu olarak yayımlandığını belirtti.
Doç. Dr. Urartu Şeker, TÜBİTAK COVID-19 Platformu tarafından da doğrudan desteklenen çalışmalarını ürüne dönüştürmek için bir ilaç firmasıyla çalışmalara başladıklarını, bu kapsamda insanlar üzerindeki klinik deneyleri başlatacaklarını bildirdi.
Bunun için gerekli izin başvurularını tamamladıklarını aktaran Şeker, "Burada insanların aklına artık 'korona virüs mü kaldı' fikri gelebilir. Haklılar da ancak koronavirüs hala var tabii ki kaldı ama esas motivasyonumuz, burada salt koronavirüs değil, onun yerine insanların hem iş hayatını hem de ekonomiyi olumsuz etkileyen influenza gibi pek çok üst solunum enfeksiyonuna yol açan virüsler" dedi.
Kana karışmıyor, doğrudan koruyucu bariyer oluşturuyor
Şeker, "burun spreyi" olarak önerdikleri koruyucu sistemin, özellikle maskenin olmadığı durumlarda koruma sağlamasını hedeflediklerini belirterek, "Hayvan deneylerinde gördüğümüz sonuca göre, burun spreyinin koruma süresi virüsün en yüksek dozlarında 3-4 saat arasında farklılaşıyor, daha düşük virüs dozlarında daha uzun süre koruma bekliyoruz. Virüslere karşı ilk basamak korumada oldukça etkili ve güvenli molekül ortaya konmuş oldu. Bu molekülün üst solunum yollarından yani ağız ve burun yoluyla alınmasını öngörüyoruz. Deneylerimiz, bu molekülün doğrudan kana karışmadığını ve koruyucu bariyer oluşturma fonksiyonu olduğunu gösterdi" diye konuştu.
Literatürdeki çalışmalar, hastalık geliştikten sonraki çalışmalar
Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Urartu Şeker, literatürde benzer bir çalışmanın olup olmadığının sorulması üzerine, şunları söyledi:
"Literatürde bizim çalışmamız yok, başka moleküller var, yine başka lektin proteinler var. Onların bir kısmı öngörü şeklinde teorik olarak yapılmış. Bunların büyük bir kısmı ise sonraki varyantlarda etkisiz hale geliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump için antikor tedavisini örnek gösterebiliriz. FDA, bu antikor tedavisi iznini geri çekti. Nedeni diğer varyantlara etki gösterememesiydi. Onun dışında virüsün hücrenin içerisine girdiği bir reseptör yani bir kapı var, o kapıyı bloke edecek bazı ilaç çalışmaları var. Virüsün çoğalmasını sağlayan bazı proteinleri ve mekanizmaları bloke edecek bazı ilaç çalışmaları var ama bunların tamamı, tedaviye yönelik yani hastalık geliştikten sonraki kısımla ilgili çalışmalar. Şu aşamada bizim çalışmamız benim bildiğim kadarıyla dünyada tek diyebiliriz."