Antibiyotik direnci yeni salgınlara yol açabilir mi?
Her yıl yaklaşık 7 milyon insan antibiyotiğe dirençli bakteriler yüzünden hayatını kaybediyor. Üstelik bu kaybın yakın zamanda 10 milyona ulaşacağı düşünülüyor. 2020 yılının verilerine göre HIV kaynaklı ölüm sayısının 680 bin, sıtma kaynaklı ölüm sayısının 627 bin olduğu düşünülürse, antibiyotik direncinin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığı gözler önüne seriliyor. Peki antibiyotiklere dirençli vaka sayıları neden bu hızla artıyor? Artan dünya nüfusu, savaşlar nedeniyle yaşanan göçler, seyahatler, kentleşme, kalabalık yaşam, iklim değişiklikleri sebebi ile bakteriyel enfeksiyonların çoğalması ve buna bağlı olarak antibiyotik kullanım oranın artması... Bunlar gözle görülür nedenlerden sadece bazıları. Antibiyotik direncine yol açan bir diğer neden de, antibiyotiklerin tarım ve hayvancılıkta da yaygın olarak kullanılması.
Yapılan araştırmalar antibiyotik kullanımının 2000 ila 2015 yılları arasında yüzde 39 arttığını gösteriyor. Önlem alınmazsa 2030 yılına kadar bu oran yüzde 15 yükselecek. Bu da ölümlerin artması demek.
Türkiye, Yunanistan ve İran en çok antibiyotik kullanan ülkeler arasında
Türkiye’de kişi başı antibiyotik kullanımı 18 kutu. AB ülkelerinde ise kişi başı ortalama 9 kutu kullanılıyor. Türkiye uzun yıllardır dünyada en çok antibiyotik kullanan ülkeler arasında yer alıyor. Sağlık Bakanlığının uyguladığı politikalar ile bu oran son yıllarda düşse de Türkiye, Yunanistan ve İran ile ilk 3 sırayı paylaşıyor. Neden 3 komşu ülkede antibiyotik kullanım oranı bu kadar yüksek? Global bir sorun haline gelen antibiyotik direncine karşı atılan adımlar var mı? Farmakolog Doç. Dr. Zülfiye Gül, antibiyotik direncine yönelik merak edilen bütün soruları TRT Haber'e yanıtladı.
Neden antibiyotiklere karşı direnç geliştiriyoruz?
Antibiyotikler bakterilerin yaşamsal mekanizmalarını hedef alarak çoğalmalarını engelleyen veya onları öldüren ilaçlardır. Ciddi bir tehlike ile karsı karsıya kalan bütün canlılar gibi bakteriler de antibiyotik ile karşı karşıya kalınca kendilerini koruma amacıyla savunmaya geçer. Antibiyotiği etkisiz hale getirmek için antibiyotiğin hedef aldığı mekanizmaları değiştirme yoluna gider. Bakteriler antibiyotiklere karşı kendilerini korumak amacıyla bu direnci geliştirirler.
Bilinçsizce antibiyotik kullanmanın antibiyotik direnci gelişimindeki rolü ne?
Antibiyotikler patojen yani hastalıklara neden olan bakteriler için kullanılması gereken ilaçlardır. Kişi hastalığına neden olan etkeni bilmeden rastgele nitelikte, dozda ve sürede antibiyotik kullanırsa, bakteride rezistans gelişimini hızlandırmaktadır. Tedavi için belirlenen ilaç dozları ve süreleri birçok araştırma sonucunda belirlenmiştir. Örneğin, belirlenen süreden daha az süre antibiyotik kullanılması bu bakterilerin antibiyotiği tanımasına izin vermekle birlikte bu bakterilerin hepsinin ölmesini engeller. Ölmeyen ve antibiyotiği tanıyan bakteri hızla bu antibiyotiğe karşı direnç geliştirir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı sadece o kişide antibiyotiğin etkisizleşmesine neden olmakla kalmayıp, diğer bakterilerin de direnç kazanmasına ve topluma yayılmasına neden olur.
Tarım ve hayvancılıkta kullanılan antibiyotikler de insanlarda antibiyotik direncine yol açıyor mu?
Maalesef, evet. Dünya genelinde kullanılan antibiyotiklerin yaklaşık yüzde ellisinin hayvan yetiştiriciliğinde ve özellikle de endüstriyel hayvancılıkta kullanıldığı belirtiliyor. Düzgün ve bilinçli kullanılmadığında antibiyotikler hayvansal ve bitkisel gıdalarda kalıntı bırakabiliyor. Amerika’da 1 yıl içerisinde kullanılan antibiyotiklerin yaklaşık yüzde sekseninin, dünyada ise yüzde ellisinin tarım ve hayvancılıkta kullanıldığı düşünüldüğünde, rezistans gelişimine katkısının yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye'de antibiyotik kullanım oranı ne kadar?
Yapılan bir çalışma Türkiye’de kişi başı antibiyotik kullanımının 18 kutu, AB ülkelerinde ise ortalama 9 kutu olduğunu göstermiş. Antibiyotik kullanım oranı için ideal bir rakam vermek doğru olmayabilir. Doğru endikasyonda ve dozda kullanıldığı sürece antibiyotikler kullanılmalıdır. Ancak yakın popülasyonlara bakıldığında Türkiye’de bu oranın çok yüksek olduğu mümkün olan en az seviyeye düşürülmesi gerektiği ortada.
Peki Türkiye'de antibiyotik kullanım oranı neden bu kadar yüksek?
Maalesef Türkiye uzun yıllardır dünyada en çok antibiyotik kullanan ülkeler arasında başı çekiyor. 2013 yılı öncesinde antibiyotiklerin reçetesiz satın alınabilmesi bu yüksek oranın nedenleri arasında olabilir. Ülkemizde ilaç tavsiyesi maalesef kültürel bir problem. Eş, dost akraba tarafından iyi gelen ilacın tavsiyesi ve reçetesiz alınabilmesi Türkiye için ciddi bir problem olmuştu. Komşularımız Yunanistan ve İran’ın da bizimle aynı sıralarda yer alması kültürel bazı alışkanlıkların bu yüksek orandaki payını gösteriyor. Sağlık Bakanlığının uyguladığı politikalar ile bu oran son yıllarda düşmekte ancak hala en çok antibiyotik kullanan ilk üç ülke arasında bulunmaktayız. En az kullanım oranları ise Hollanda, Estonya ve İsveç gibi ülkelere ait.
Dünyada da antibiyotiklere dirençli vakaların arttığı yönünde çalışmalar var. Antibiyotik direncini global bir sorun haline getiren ne?
Bence en büyük keşif antibiyotikler. Antibiyotiklerden önce ortalama yaşam ömrü 35 yıl iken antibiyotikler ile bu süre 23 yıl uzattı. Daha sonra da bulunan hiçbir ilaç grubu insan ömrünü bu kadar uzatamadı. Rezistans demek o ilacı o bakteriler için bir daha kullanamamak demek. Maalesef antibiyotik direnci ile ilgili yapılan çalışmalar dünyada bu sorunun çok ciddi şekilde alarm verdiğini gösteriyor. Yüksek oranda antibiyotik kullanılması ile beraber bu antibiyotiklerin bilinçsiz kullanılması, tavsiye edilen doz ve süreye riayet edilmemesi, koruyucu amaçlı geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanılması ile direnç gelişimi hızlandı. Araştırmalar bazı antibiyotikleri yakın zamanda kullanamayacağımızı gösteriyor. Örneğin basit bir ayak enfeksiyonunun bile tedavi edilememesine ve bu sebep ile hastayı kaybetmeye dahi neden olabilir. Üstelik çalışmalar ishal ve zatürreye neden olan yaygın bakterilere karsı çok yüksek rezistans geliştiğini gösteriyor. Bu oran ciddi seviyelere ulaşılırsa, bu kadar yaygın hastalıklar karşısında dünya tedavisiz kalabilir.
Bu sorunun önüne geçmek için ne gibi adımlar atılması gerekiyor?
Kesinlikle doktor reçetesi dışında antibiyotik kullanılmamalı. Bunun dışında doktor reçetesinde yazılan doza ve süreye aynen riayet edilmeli. Hastaların birçoğu semptomları azalıp kendini iyi hissedince hemen antibiyotiği bırakma eğilimine giriyor. Bu davranış maalesef rezistans gelişimini hızlandırıyor. Evde antibiyotik bulundurulmamalı ve başkalarının tavsiyesi ile antibiyotik kullanılmamalı. Doktora antibiyotik reçete etmesi için baskı uygulanmamalı. Antibiyotikler ağrı kesici veya ateş düşürücü olarak kullanılmamalı.