30 dakikada sonuç veren yerli ve milli COVID-19 tanı kiti pazartesi piyasada
TÜSEB, COVID-19 aşısı TURKOVAC'ın ardından bu hastalığın tanısında kullanılacak kiti de yerli sağlık endüstrisine kazandırıyor.
Yeni nesil COVID-19 tanı kiti "TÜSEB DiaKit", hastaların burun ve boğazından alınan örneklerinde virüs olup olmadığının tespit edilmesini sağlıyor. 30 dakika ve altında sonuç vererek virüsün tespitini hızlı şekilde sağlayacak kit, belirlenen özel moleküler dizaynı sayesinde olası mutasyonlardan etkilenme riskini de minimuma indiriyor.
Türk bilim insanlarınca Türkiye'de geliştirilen ürünün Ankara Aziz Sancar Araştırma Merkezindeki üretim aşamaları görüntülendi.
TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Erhan Akdoğan da kit ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Kamuda üretilmiş ve ruhsatlandırılmış ilk COVID-19 tanı kiti
Prof. Dr. Akdoğan, salgın süreci yavaş yavaş nihayete erse de gelecekteki pandemilere Ar-Ge açısından hazırlıklı olunması ve COVID-19'un grip gibi seyredeceği düşüncesinden hareketle bu tanı kitini geliştirdiklerini anlattı.
Akdoğan, ismini "TÜSEB DiaKit" koydukları kitin, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından marka tescili yapılmış ve kamuda üretilmiş bir ürün olarak ortaya çıktığını belirtti.
Sağlık endüstrilerinde yerli ve milli ürünlerin üretiminin önemini vurgulayan Akdoğan, bu amaçla hem sağlık alanında Ar-Ge projelerine destek verdiklerini hem de enstitüleri vasıtasıyla Ar-Ge projeleri gerçekleştirdiklerini aktardı.
Erhan Akdoğan, TÜSEB'in 9 enstitüsünden biri olan Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsünün çalışma alanlarından birinin tanı kitleri olduğundan bahsederek, şöyle konuştu:
"Bugün bu pandemi ama yarın belki influenza, bazı hibrit kitler ve yeni varyantlara veyahut da yeni salgınlara karşı kitlerin üretimine ilişkin ciddi bir Ar-Ge birikiminin oluştuğunu burada görüyoruz. Özel sektörün çok önemli katkıları var, sahada kullanılan bazı kitler var ama TÜSEB DiaKit'in kamuda üretilmiş ve ruhsatlanmış ilk COVID-19 tanı kiti olma gibi bir özelliği var. Bu çok anlamlı çünkü özellikle bu tarz stratejik ürünlerde yerlilik ve millilik noktasında çok ciddi hazırlıkların olması gerektiğini pandemi bize gösterdi."
Talebe göre robotik sistem devreye alınacak ve yüksek sayıda üretim sağlanacak
Kitin 6 kişilik bir ekip tarafından 2-3 ayda geliştirildiğini, test ve validasyon çalışmalarının ise daha uzun sürdüğünü anlatan Akdoğan, "Kitimizin diğer kitlere göre duyarlılık, tüm cihazlarda çalışabilme ve farklı varyantların tamamında tanı yapabilme gibi özellikleri var. Bu noktalarda sahadaki bazı kitlerden ayrılıyor. Onlar da iyi ama bazı noktalarda daha iyi bir tanı kitiyle karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Erhan Akdoğan, kit çalışmalarının ve üretiminin TÜSEB-Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsü'ndeki araştırmacı ve akademisyenler tarafından Biyoteknolojik İlaç ve Aşı Ar-Ge Eğitim Merkezi'ndeki laboratuvarlarda yapıldığını belirterek, "Şu anda manuel olarak bu kitlerin üretimini gerçekleştiriyoruz. Yüksek sayılarda talep edildiği zaman, bunlar belli otomasyon ve robotik sistemlerle beraber çok çok yüksek sayılara da ulaşabiliyor" bilgisini verdi.
Kitin patentini almak için 8 ay önce başvuruda bulunduklarını belirten Akdoğan, ilk araştırma raporlarının son derece olumlu geldiğini, yakında ürünün patentlenebileceği konusunda ciddi umutları olduğunu ifade etti.
"Yerli ve milli üretim bağımsızlıktır"
TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Akdoğan, yerli tanı kitinin kullanılmaya başlanmasının Türkiye'ye sağlayacağı avantajlara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye açısından düşündüğümüzde yerli ve milli olarak bunların üretilmiş olması bir bağımsızlıktır. Bu bağımlılığın ortadan kaldırılmasıdır ve insanımıza bu hizmeti götürebilmemizi beraberinde getirir. Diagnostik, yani tanı, zaten tıpta birinci aşama, doğru tanıdan sonra doğru tedavinin geliştirilmesi noktası. Dolayısıyla birinci aşama açısından son derece anlamlı. Nasıl TURKOVAC'ta olduğu gibi hedeflerimiz varsa ihtiyacı olan ülkelere gönderilme noktasında, kendimiz geliştirebildiğimiz zaman daha düşük maliyetli olarak geliştirip bunu ihtiyacı olan ülkelere ulaştırabiliriz. Bunu bir ticari ürün olarak düşündüğümüzde ise Türkiye'de konusu sadece sağlık olan, Sağlık Bakanlığının ilgili kuruluşu olan bir devlet kuruluşu tarafından geliştirilmiş olması da yurt dışından talepler noktasında çok pozitif bir durumu açığa çıkartmış oluyor."
Akdoğan, çok yüksek maliyetler çıkmadığı, üretim süreci daha basit olduğu ve az kişiyle gerçekleştirilebildiğini için tanı kitinin ihtiyaç duyulan ülkelere hibe edilebilecek özelliğe sahip olduğunu ifade etti.
Kitler bu hafta Halk Sağlığı Genel Müdürlüğüne teslim edilecek
Akdoğan, COVID-19 tanı kitinin sağlık kuruluşlarına dağıtımıyla ilgili de "Bu hafta itibarıyla biz (kitlerimizi) Halk Sağlığı Genel Müdürlüğümüze teslim etmiş olacağız. Ondan sonraki süreçte kendileri nasıl takdir ederse ihtiyaç olan hastanelere bunları gönderir. Diğer kitlerin yanında TÜSEB DiaKit de test çalışmalarında kullanılmış olacak bu şekilde. Bu hafta işlemler tamamlanmış olur. Önümüzdeki pazartesiden (11 Nisan) itibaren kullanılmaya başlanır" bilgisini verdi.
Prof. Dr. Erhan Akdoğan, sağlıkta yerli ve milli ürünlerin üretilmesinde, TÜSEB'in hem özel sektör hem akademi hem de ilgili STK'lerle el ele verdiğini, sağlık bilim ve teknolojilerinde yerlileşme konusunda hızlı biçimde adımlar attıklarını ve atmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.