Çocuklarda mutasyonla koronavirüsün belirtileri görülüyor
Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, hastalığın çocuklarda yüzde 16-19 oranında belirti vermeden geçerken, belirti verenlerde en sık ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun doluluğu ve akıntısının görüldüğü ve bunlara baş ağrısı, kas ağrısı, yorgunluk, karın ağrısı, mide bulantısı, kusmanın eşlik edebildiği sonuçlarına varıldığını açıkladı.
Çocuklarda tat ve koku kaybının COVID-19 tanısı için değerli olduğunu ifade eden Dağlı, hastaların yüzde 8-12'sinde sık ve zorlu nefes alma, yüzde 1'inde cilt döküntüsü görülebildiğini ve söz konusu belirtilerin hastalığın ağırlığına işaret edebildiğini anlattı.
Dağlı, nadir olsa da çocuklarda COVID-19'un hastaneye yatışı gerektiren ağırlıkta olabildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Hastaneye yatan çocukların yüzde 19’u 2 aylıktan küçük süt çocukları, yüzde 42'si 12-17 yaş grubundaki ergenlerdir. Hastaneye yatırılan çocukların üçte biri yoğun bakım tedavisi gerektirmektedir. Hastalığı ağır geçiren çocuklarda çoğu zaman eşlik eden kronik bir hastalık bulunmaktadır. Çocukluk yaş grubunda ağır hastalığı işaret eden bulgular 24 saatten fazla devam eden ateş, iltihabı gösteren kan değerlerinde yükseklik, son bir ay içinde COVID tanısı almış kişiyle temas, kalp, cilt, mide-barsak, böbrek, solunum, sinir sistemi gibi birkaç organ sistemine ait belirtilerin bir arada olmasıdır. Her yaş çocukta görülebilen, COVID tanısından 2-6 hafta sonra çıkan, çok organ sistemini etkileyen Multisistem İnflamatuar Sendrom (MIS-C) yaşamı tehdit edebilen bir tablodur. Çocuk hekimlerinin hastalığın toplum içinde artığı bu günlerde akılda tutması gereken bir tanı olmuştur. Bu hastaların yüzde 73'ünde altta yatan hiçbir hastalık bulunmamaktadır. Düşmeyen ateş, cilt döküntüsü, gözlerde kızarma, mide-barsak sistemi bulguları ile Kawasaki hastalığını taklit edip, kalp ve merkezi sinir sistemine ait klinik belirtiler de göstermektedir"
Çocuklarda ev kaynaklı bulaş yüzde 8
Çocukların virüsü yüzde 73 oranında bir erişkinden aldığını, başka bir çocuktan alma oranının yüzde 5 kadar düşük olduğunu kaydeden Dağlı, çocukların evde kaynak vaka olmasının yüzde 8 civarında bulunduğunu belirtti.
Dağlı, çocuklarda geniz bölgesinde virüs birikimi erişkinlerden fazla olabildiği için testin en az erişkinlerde olduğu kadar güvenilir olduğuna ve COVID-19 vakalarının yoğun olduğu bölgelerde çocukların viral enfeksiyon belirtileri hafif bile olsa test yapılması gerektiğine değinen Dağlı, tedaviye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Antibiyotik tedavisinin COVID hastalığında yeri yoktur. COVID tanısı alan çocukların sadece yüzde 6'sında eşlik eden başka bir bakteri ve virüs saptanmıştır. İkincil enfeksiyon gelişmemesi için yaygın antibiyotik kullanmak toplumsal antibiyotik direnci geliştirebilir. Hafif hastalığı olan çocuklar bol sıvı almalı, dinlenmeli, gerekirse ateş düşürücü kullanmalıdır. Erişkinlerde solunum sıkıntısında yararlı olan kortizonun çocuklarda kullanımı için yeterli kanıt olmamakla birlikte nefes darlığı olduğunda uygulanması mümkündür. Ağır tablo gösteren çocuklarda damar yoluyla immunoglobulin ve kortizon uygulanmaktadır."
"Çocuklarda da hastalık belirtileri görülmeye başladı"
Prof. Dr. Elif Dağlı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"COVID-19 pandemisinin ilk aylarında çocukların pek hastalanmadıkları, hastalansalar bile hafif geçirdikleri ve virüsü yaymadıkları kanaati hakimdi. Ülkemizde birkaç aydır İngiliz mutasyonunu gösteren virüsün egemen olması ve vaka sayılarının hızla artması salgının özelliklerini değiştirdi, çocuklarda da hastalık belirtileri görülmeye başladı. Bu nedenle ailelerin eğitim kurumlarının ve karar vericilerin, çocuklarda COVID-19 konusundaki bilgilerini güncellemeleri gerekmektedir. Mutant virüsler görülünceye kadar çocuklar pandemi denkleminde yer bulamadılar, aşı çalışmaları çocukları kapsamadı. Son aylarda değişik aşı firmalarının çocukluk yaş aşı denemelerine başladılar, ancak yaygın uygulama için daha çok zamana gereksinim bulunmaktadır. Halen en önemli önlem toplumdaki yayılımı durdurmaktır. Çocuklar virüsü erişkinlerden almaktadır. Bulaş kaynağının okul değil ev olduğu gösterilmiştir. Okulların kaynak gibi gösterilerek eğitime sıklıkla ara verilmesi çocuklarda birçok ruhsal soruna neden olmuştur, eğitim yeterince sunulmamıştır. Erişkinlerin pandemi kurallarına uymadığı, karar vericilerin toplumsal hareketliliği durdurmadığı koşullarda mutasyon gösteren virüslerin çeşitlenmesi ve çocukların hastalanmaya devam etmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Pandemi sırasında da çocuk sağlığı ve çocuk hakları gözetilmelidir."