Pandemi sürecinde vitamin takviyesine başvurmak ne kadar doğru?
Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını bir yılı aşkın süredir devam ediyor. Bu süreçte hastalığa karşı bağışıklığını güçlendirmek isteyenler ya da COVID-19’a yakalanan pek çok kişi vitamin ve gıda takviyesi almaya yöneldi. Üstelik bunların çoğu bilinçsizce, kulaktan dolma bilgilerle veya eş-dost tavsiyesiyle alınıyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mazhar Müslüm Tuna, vitamin takviyeleri konusundaki algının bilimsel bir dayanağı olmadığını söylüyor:
“Vitamin ya da gıda takviyelerinin COVID-19’a karşı koruduğunu veya tedavi ettiğini gösteren güçlü bir kanıt yok. Bu konuda yapılan bazı araştırmalar var. Ancak hiçbiri, kanıt açısından yeterli değil. Bu nedenle dünya genelinde hiçbir tıp kurumu veya otorite tarafından rutin kullanılması yönünde bir tavsiye bulunmuyor.”
Sağlıklı ve dengeli beslenmek yeterli
Özellikle sağlıklı insanlarda vitamin ya da herhangi bir gıda takviyesine gerek olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Mazhar Müslüm Tuna şu şekilde konuşuyor:
“Bu vitamin ile mineraller, doğada ve gıdalarda yaygın olarak bulunuyor. Bu nedenle sağlıklı beslenilerek alınabiliyor. İlla vitamin alınması gerekiyorsa da doktor tavsiyesiyle kullanılmalı. Aksi takdirde hem sağlığımıza hem de ekonomimize zarar verebiliyor. Bunun yanı sıra bu takviyelerin vereceği yalancı bir güvenle rahat davranılması enfekte olma riskini artırabiliyor.”
Bu noktada vitaminleri iki gruba ayırarak etkilerini değerlendirmek gerekiyor. Prof. Dr. Tuna, “Bazı vitaminler yağda bazıları ise suda çözünüyor. Yağda çözünenler (vitamin A, D, E, K) uzun süre vücutta depolanıp kalıyor ve atılması uzun sürüyor. Bunların yüksek dozlarda alımlarında toksik etkileri görülebiliyor” diye konuşuyor.
Özellikle halk arasında kullanımı yaygın olan D vitaminine değinerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ülkemizde ve dünyada D vitamini eksikliği çok fazla. D vitamininin birtakım mekanizmalarla virüsün çoğalmasını, akciğer dokusuna zarar veren sitokinleri azalttığı gözlendi. Böylece sitokin fırtınasını azalttığı da gösterildi. Özellikle solunum yolu enfeksiyonları üzerine koruyucu etkileri olduğu biliniyor. Gözlemsel veriler, D vitamini takviyesinin pandemide ölüm oranını azaltabileceğini düşündürüyor. Korunma üzerine etkileri daha belirginken hastalığı tedavi etmede başarılı olduğu söylenemez. Bu süreçte uygun dozlarda alınırsa çok bir zararı yok. Eğer ölçme imkanı varsa D vitamini seviyesine bakıyoruz. Eğer yeterli seviyedeyse bir takviye almalarına gerek yok. Ancak seviye düşükse günlük ihtiyacına göre D vitamini almalarını tavsiye ediyoruz. Günlük 4000 ünitenin üzerinde D vitamini alınmasını önermiyoruz.”
Fazla vitamin zararlı olabiliyor
D vitaminin çok yüksek dozlarda alınmaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tuna, “Kulaktan dolma bilgiler yüzünden hastalar, D vitamini ampullerini kırıp içiyorlar, çok fazla tüketen hastalar görüyoruz. Bu dozlarda uzun süre tekrarlayan alımlar vücutta toksik etki oluşturabilir. Kısa vadede kanda kalsiyum seviyesinin yükselmesine, buna bağlı bulantı, kusma, kas güçsüzlüğüne yol açabiliyor. Uzun vadede böbrek taşına ve kemiklerde ağrıya sebep olabiliyor” diye konuşuyor.
Diğer vitaminler ve takviyelere gelince… “C vitamini, E vitamini, çinko, selenyum, kara mürver ve yeşil çay çok sık kullanılıyor” diyen Prof. Dr. Tuna, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bunların aslında güçlü antioksidan özellikleri var. Bağışıklık sistemini destekliyorlar, başka olumlu faydaları da var. Ancak hiçbirinin COVID-19’a karşı ne koruyucu ne de tedavi edici etkisi henüz kanıtlanmadı. Öbür taraftan bu vitamin ve minerallerin hepsi doğada var. Sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunuyorlar. Bunlar tüketildiği zaman dışarıdan vitamin alınmasına gerek kalmıyor. Ancak sağlıklı beslenmeyen, sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren ve bağışıklığı zayıf bireylerde bu vitamin takviyeleri gerekli olabiliyor.”
Prof. Dr. Tuna COVID-19’la mücadele sürecine ilişkin tavsiyelerini şu şekilde sürdürüyor:
“Şu aşamada korunmak için aşı olunmalı. Sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarına maksimum özenle uyulmalı. Sigaradan uzak durulmalı, egzersiz yapılmalı ve sağlıklı beslenilmeli.”