COVID-19’u atlatanlar vücut direncini artırmak için neler yapmalı?
Türkiye mart ayından bu yana COVID-19’la mücadele ediyor. Sağlık çalışanlarının özverisi ve tedavi basamaklarında sağlanan başarı sayesinde COVID-19’u atlatanların sayısı 2 milyon 300 bine yaklaştı. Koronavirüsün belirtileri de iyileşme süreci de kişiden kişiye değişebiliyor. Kimileri semptom göstermeden hastalığı geçirirken kimileri ise aylar süren tedavi sonucu iyileşiyor. Süreç nasıl gelişirse gelişsin COVID-19’u atlatanların tedbiri elden bırakmaması gerekiyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Alpaslan Tanoğlu, “Koronavirüsü atlattığını düşünen insanlarda bile bazı sıkıntılar devam edebiliyor. Bunun için COVID-19 sonrasında hayatlarını bazı tedbirlerle düzene sokup vücutlarını güçlendirmeleri gerekiyor” diyor.
Dengeli ve sağlıklı beslenmek gerekli
Vücudun eski direncini kazanması için ilk yapılması gereken dengeli ve sağlıklı beslenme. Doç. Dr. Alpaslan Tanoğlu, “O dönemde birçok insanın beslenme düzeni bozuluyor. İştahsızlık, bulantı veya hastalığa bağlı gelişen ishal gibi nedenlerden vücudun ihtiyacı olan vitaminler, minerallar ve sıvı kayıpları oluyor” diyerek devam ediyor:
“3 ana öğün, 3 ara öğün olmak üzere dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi gerekiyor. D vitamini, C vitamini, B vitamini, E vitamini, omega 3 ve çinko bağışıklık sistemini tekrar onarmak ve güçlendirmek için çok önemli. Bunların özellikle doğal yollardan, gıdalardan alınmasını öneriyoruz. Karbonhidratlar ve yağlı yiyeceklerden uzak durulmalı. Bunlar hem karaciğeri yorar hem de enfeksiyon sonrası vücutta dengenin bozulmasına yol açar. Onun yerine daha çok sebze, meyve, hekimler tarafından bir kısıtlamaları yoksa kırmızı et, tavuk ve balık yemelerini öneriyoruz.”
Yine sıvı alımı da bu dönemde çok önemli. Ancak bu konuda Doç. Dr. Tanoğlu'nun uyarısı var:
“Hastalık döneminde maalesef sıvı alımında geri kalınabiliyor. İyileştikten sonra bile sıvı alımında zorlanabiliyorlar. Akciğerleri, karaciğeri ve böbrekleri hastalık sonrası desteklemek için sıvı alımı çok önemli. Günde 2-2,5 litre -hekimlerce kısıtlanmadığı sürece- su içilmeli. Bazı insanlar ‘Ben çay, kahve içiyorum’ diyor. Hayır, onlar değil; su içmek daha faydalı.”
“Probiyotik ve prebiyotik alınmalı”
Bazı hastalar COVID-19’u atlatsa bile farklı sebeplerden dolayı çeşitli ilaçları kullanmayı sürdürüyor. Doç. Dr. Tanoğlu, bu ilaçların hekime danışılmadan kesinlikle bırakılmaması gerektiğini vurguluyor:
“Mutlaka kontrollerine gitsinler. Ayrıca vücut direncini bozduğu, akciğerler, karaciğer ile böbrekleri zorladığı için sigara ve alkolden mutlaka uzak dursunlar. İyileştim zannedip hemen birtakım hatalı alışkanlıklarına geri dönmesinler.”
Hastalık döneminde kullanılmak zorunda kalınan ilaçların yarattığı etkinin de altını çiziyor Doç. Dr. Tanoğlu. Bu dönemde kullanılan ilaçlardan en fazla etkilenen organlardan birinin bağırsaklar olduğunu hatırlatıyor. “Bağırsak sistemini ve düzenini ne kadar sağlıklı tutabilirsek vücut direnci ve bağışıklık sistemi o kadar dayanıklı olur. Hayat kalitesi artar” şeklinde konuşuyor.
Doç. Dr. Tanoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bağırsaklarda ‘mikrobiyota’ dediğimiz bir mikro çevre var. Burada binlerce tür bakteri var ve bunların büyük kısmı dost. Güzel ve ince bir çizgide, denge içinde yaşıyorlar. Bunların dengesinin bozulması hastalıklara davetiye çıkartıyor.”
Bağırsaklardaki dengenin korunması için Doç. Dr. Tanoğlu’nun çeşitli tavsiyeleri de var:
“Özellikle antibiyotikler ve farklı ilaçlarla bağırsakların dengesi bozuluyor. Zararlı bakterilerin sayısı artıp dost bakteriler azalabiliyor. Onun için probiyotikler ve prebiyotiklerin alınması gerekiyor.”
Egzersiz yapılmalı
Bir başka tavsiye ise egzersiz… Ancak burada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Hastalığı yeni atlatanların, ilk etapta kendilerini yormadan yavaş yavaş egzersizlere başlamaları gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Tanoğlu, “En azından ev içinde de olsa hareketler, yürüyüşler yapmalılar. Kendilerini daha iyi hissettikçe egzersiz kapasitelerini artırmalılar. Egzersiz hem akciğerde hem de vücutta toksinlerin atılması ve diğer organların dengesini sağlamak açısından büyük önem taşıyor” diyor.
COVID-19 geçirenlerde kaygı ve stres bozukluğu da gelişebildiğinin altını çizen Doç. Dr. Tanoğlu, bununla başa çıkabilmek için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor:
“Zor bir süreç; endişe, kaygı maalesef öyle hemen atlatılabilen durumlar değil. Üstelik bağışıklık sistemini, vücudun direncini negatif şekilde etkiliyor. Bunun için öncelikle hastalığı atlatmaları nedeniyle içleri rahat olacak. Tedbirlerini alıp hayat tarzlarına dikkat edecekler. Stres ve kaygıyı aşabilecekleri aktivitelere yönlenecekler. Hastalıkla ilgili negatif şeyleri dinlemek yerine daha güzel aktivitelere ve hobilere yönelebilirler. Bunları uygularlarsa bağışıklık sistemleri daha çabuk toparlanıp güçlenecek ve o sıkıntılı süreci daha çabuk aşacaklar.”