'Gençlerde de ağır seyreden vakalar görüyoruz, rehavete kapılmasınlar'
Bitlis'te pandemi hastanesinde görev yapan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Emine Kübra Dindar Demiray ile İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Edip Yıldız, yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını sürecinde yaşadıklarını anlattı.
Pandemi hastanesine dönüştürülen Bitlis Tatvan Devlet Hastanesinde görevli doktorlardan Demiray ve Yıldız, salgınla mücadelede hastaları iyileştirebilmek için canla başla çalışıyor.
Her türlü fedakarlığı göstererek aylarca ailesinden ayrı kalan Demiray ve Yıldız, kimi zaman hastalarını iyileştirmenin sevincini yaşarken, kimi zaman da virüse yenik düşmesinin hüznünü yüreğinde hissediyor.
Demiray, COVID-19'a yakalanan çok sayıda hastanın yanı sıra radyoloji uzmanı babasını da tedavi ederek sağlığına kavuşmasını sağladı. Yıldız ise bir hastayı tedavi ederken salgına yakalanarak 20 gün karantinada kaldı.
"Öğretmenler öğrencileri korumalı"
Demiray, 11 Mart'tan bu yana Türkiye'de de görülen koronavirüsle mücadeleyi en başarılı şekilde sürdürmeye çalıştıklarını söyledi.
Sağlık çalışanları olarak gece gündüz yılmadan çalışmaya devam ettiklerini belirten Demiray, şöyle konuştu:
"Tüm dünyanın ufkunu karalayan ve hayatımızın her alanını etkileyen salgının hayatımıza nasıl yansıyacağını yaşayarak göreceğiz. Bu salgın, tedirginlik ve korkuyu beraberinde getiriyor. Halkımızın duyarlı olmasını, sosyal mesafeyi korumaya ve maske takmaya devam etmelerini istiyoruz. Okullarda öğretmenlerin öğrencilere sahip çıkmasını istiyoruz. Çocuklar mesafe kuralını iyi bilmeyebilir. Öğretmenlerimiz bunun üzerinde dursun."
"Gençlerimiz rehavete kapılmasın"
Yoğun bakımda takip ettikleri hastalar arasında gençlerin de olduğunun altını çizen Demiray, şu uyarılarda bulundu:
"Özellikle yaşlı ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımızın yanında gençlerimiz de dikkat etmeli. Gençlerde ağır seyreden vakalar görüyoruz. Gençlerimiz rehavete kapılmasın ve mutlaka kullara uysun. Virüsün etkilediği hastalarımızdan takip ettiğim gençler oldu. Tüm standart tedavileri uygulamamıza rağmen iyileşemeyen, kaybettiğimiz hastalarımız oldu. Bunlara çok üzüldük. Hastanede takip ettiğim bir gençte bilinç kaybı gözlemledik. Beynine pıhtı attı. Bunun sebebinin koronavirüs olduğunu saptayarak hastamızı yoğun bakımda takip ettik. Koronavirüs farklı tablolarla karşımıza çıkabiliyor."
"Hastaneye geç gelen iki hastamızı kaybettik"
Her hastada farklı bir tablonun gelişebileceğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Demiray, "50'li yaşlarda iki erkek kardeşi de takip ettim. Uzun süre hastaneye başvurmamışlardı. Başvurduklarında çok geç kalmıştık. Tüm tedavileri uyguladık ancak kardeşleri kurtaramadık. Bu da bizi çok üzdü ama çok zor toparladığımız hastalarımız da oldu. Entübe olup sonra hastaneden yürüyerek çıkan ve 'koronavirüsü gerçekten ağır atlattı' dediğimiz hastalarımız da var. Bu hastalarımızın iyileştiğini görünce çok mutlu oluyoruz. Hastalığın ciddiyeti bizi korkutuyor. Bu nedenle halkımızın rehavete kapılmamasını istiyorum." diye konuştu.
"Babamı bile tedavi etmek durumunda kaldım"
Hastanede babasını, mesai arkadaşlarını, yakınlarını tedavi etmek zorunda kaldığını anlatan Demiray, şunları söyledi:
"Arkadaşlarımın yanı sıra ailemden birkaç kişi daha virüse yakalandı. 66 yaşında radyoloji uzmanı babamın testi de pozitif çıktı. Kronik hastalığı vardı. İki hafta servis ve yoğun bakımda takip ettim. Yoğun tedavi sonunda iyileşti, şimdi görevinin başında. Sevdiklerimizi ve sağlık çalışanlarını uyarmak istiyorum. Virüsün nasıl seyredeceğini bilmiyoruz. Bu nedenle sosyal izolasyona, mesafeye uymalarını ve maske takmaya devam etmelerini istiyoruz. Herkesin virüsten korunmaya devam etmesi gerekiyor."
Gençleri uyardı
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Edip Yıldız ise salgının zor bir süreç olduğunu, bu nedenle hekimlerin ve sağlık personelinin zor bir süreçten geçtiğini belirtti.
İnsanların hayatını kurtarmak, sağlıklarına kavuşmalarını sağlayabilmek için kendilerini riske attıklarını dile getiren Yıldız, şunları anlattı:
"Halkımızın bunun bilincinde olması gerekiyor. Meslektaşlarımızın birçoğu bu mücadelede hayatlarını kaybettiler. Geride çocuklarını, ailelerini, anne, babalarını ve sevdiklerini bıraktılar. Bu hepimiz için geçerli. Ben de bu hastalığa yakalandım. 20 gün karantinada kaldım. Bu süreçte zorluklar yaşadım, çocuklarımdan, eşimden, annemden, babamdan uzak kaldım. Sağlığıma kavuştuktan sonra kaldığım yerden görevime devam ettim. Yine en ön safta bu hastalıkla mücadele devam ediyoruz.
İnsanların da belirlenen kurallara uymalarını, maskesiz dışarı çıkmamalarını istiyoruz. Gençlerin çoğu semptom olmadan hastalığı atlatıyor. Maske takmayan gençlerin hastalığı birçok kişiye bulaştırma riski bulunuyor. Hastalık bulaşanlar bizlerin annesi, babası, kardeşi ve yakınları olabilir. Onları riske atmamak ve hayatlarını kaybetmelerine sebep olmamak gerekiyor. Gençlerimiz bunun farkında ve bilincinde olmalı."