Öğrencilere yaşlarına uygun şekilde pandemi bilinci aşılanmalı
Koronavirüs tedbirleri kapsamında Türkiye’de mart ayından bu yana uzaktan eğitim veriliyor. 21 Eylül’den itibaren ise yüz yüze eğitime başlanması hedefleniyor. Aylardır eğitimlerini arkadaşlarından, öğretmenlerinden uzak sürdüren öğrenciler heyecanla okullarına kavuşacakları günü bekliyor. Ancak koronavirüs nedeniyle okula dönme konusunda tedirgin olan, hatta okula dönmek istemeyen öğrenciler de olabilir. Bu süreçte yaşanabilecek sorunlar ve çözüm yollarını Sağlık Bilimleri Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özalp Ekinci, TRT Haber’e anlattı.
Çocuklar koşullara daha zor uyum gösterebilir
“Çocukların yeni koşullara uyum hızları yetişkinlerden farklılık gösterebiliyor. Bu nedenle, bazı çocuklarımızın yaşadığımız olağanüstü koşullara ve değişikliklere biraz daha zor uyum gösterebileceği unutulmamalı. Uzun süre okuldan ayrı kalan birçok çocuk, hem anne-babalarından hem de çevreden okulun artık güvenilir olamayabileceği yönünde bilgilere ve haberlere maruz kaldı. Bu tip bilgi ve haberler, özellikle okul çağındaki çocuklarda belirsizlik ve tehlike algısı doğuruyor. Bu da okula tekrar alışmalarını zorlaştırabiliyor. Yeniden okula dönen ilköğretim çağı çocuklarda, ebeveynlerinden ayrılma korkusu, okul kurallarına uyumsuzluk, motivasyon kaybı ve dikkat eksikliği belirtileri gözlenebilir.”
Anne-babaların tutumu çocukları etkiliyor
“Hastalık ile ilgili kaygılar, pandeminin ülkemizde tespitinden beri hem klinikte gördüğümüz çocuklarda hem de toplumun genelinde daha sık bildiriliyor. Hastalık kapma ile ilgili endişeleri en çok kaygıya yatkın, yani kaygılı mizacı olan çocuklarda görüyoruz. Bu mizaç özelliğindeki çocuklar, farklı durumlara daha zor uyum sağlayan, bedensel hastalıklarda daha çok endişe yaşayan ve anne-babasından ayrılmakta daha çok zorlanan çocuklardır. Mizacın yanı sıra anne-baba tutumlarının da çocukların kaygılara yatkınlıklarını direkt olarak etkilediğini söyleyebiliriz. Çocukların fiziksel özellikleri gibi ruhsal özellikleri de büyük oranda kalıtım yoluyla aktarılıyor ve ebeveynleri ile benzeşiyor. Bu bağlamda, kaygılı anne babaların hem genetik olarak hem de olumsuz model oluşturma yoluyla çocuklarını etkilediğini söyleyebiliriz.”
Pandemi anlatılırken çocukların yaşı göz önünde bulundurulmalı
“Öncelikle pandemi ile ilgili bilgiler ve önlemler çocuklara bulundukları yaşa uygun şekilde anlatılmalı. Okul öncesi çocuklara hastalıkla ilgili grip, nezle gibi tanımlamalar yapılmalı ve korunma önlemleri basit ifadelerle anlatılmalı. Okul çağındaki çocuklar çevreyi ve gelişmeleri somut yönleri ile algılarlar. Bu sebeple COVID-19 ile ilgili bazı somut bilgilerin anlatılması çocuğun kavrayışını kolaylaştıracaktır. Ergenlerle pandemi ile ilgili gelişmeler paylaşılabilir, yaşlarına uygun sorumluluklar verilebilir. Ancak ergenlerle iletişimde ve bilgi paylaşımında ebeveynlerin samimi ve tutarlı olması büyük önem taşıyor.”
Aileler ne aşırı kontrolcü ne de aşırı rahat davranmalı
“Tüm yaş gruplarında ebeveynlerin çocuklarına doğru model olması gerekiyor. Ebeveynler pandemi önlemlerini dengeli bir şekilde uygulamalı. Yani ne aşırı kontrolcü ve kuralcı ne de aşırı rahat ve boş vermiş olmaları gerekiyor. Bu şekilde dengeli ve tutarlı ailelerde yaşayan çocuklar kendilerini daha çok güvende hissediyor. Bunun yanı sıra ebeveynler sürekli olarak pandemi ile ilgili konuşmaktan kaçınmalı. Ebeveyn-çocuk arasındaki kaliteli zaman ve paylaşımlar sırasında çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarına göre gündemler belirlenmeli. Çocuğa hayatın normal olarak devam ettiği hissettirilmeli.