Sokağa atılan maskeler virüs bulaşma riskini artırıyor
Koronavirüs nedeniyle alınan önlemlerin başında gelen maske kullanımı birçok kişi tarafından titizlikle uygulanıyor. Ancak kullanım süreleri dolan maskelerin imha aşaması da titizlik gerektiriyor. Çünkü uzmanlara göre, yanlış şekilde yere ya da çöpe atılan maskeler virüsün bulaşma riskini artırabilir.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk maskeyi kullandıktan sonra neler yapılması gerektiğini TRT Haber’e anlattı.
COVID-19 ve başka mikropları tutuyor
Maskeler dışarıdan gelen çeşitli mikropları tutarak, bulaşma riskini en aza indiriyor. Bu önemli özellik sonrasındaki riski de artırıyor. Prof. Dr. Recep Öztürk konuyu şu sözlerle anlatıyor:
“Maskeler, temas edilen belirtisi olan veya olmayan hastaların ortama saçtıkları damlacık çekirdeklerindeki mikropları büyük oranda tutarlar. Maske takan kişinin ağız ve burnundan yayılanları da önemli oranda tutarlar. Dolayısıyla kullanım sürecinde maskeler değişik mikroplarla kirlenmiş/kontamine olmuş olur. COVID-19 ile kirlenmiş bir maskenin çevreye atılması hastalığın temas yoluyla başkalarına bulaşma riski oluşturur. Maskeyi yere atmak çevreyi kirleterek toplum sağlığını olumsuz etkileme riski yanında, çevre görünümünü bozar.”
Diğer atıklardan ayrı yönetilmeli
Maskelerin kullanımdan sonra koruyucu rolünü bulaştırıcı rolüyle değiştirmemesi için en önemli nokta uyarılara uygun şekilde çöpe atmak. Burada da ilk adım diğer atıklardan farklı yönetmekten geçiyor. Öztürk yayımlanan genelgeden de örnek vererek yapılması gerekenleri anlattı:
“Maskelerin ve diğer tek kullanımlık kişisel koruyucu malzemenin, kullanım sonrası nasıl atılacağı konusunda yönerge de yayımlanmıştır. Bu kapsamda hazırlanan 2020/12 sayılı Bakanlık Genelgesinde;
• Sağlık kuruluşlarının hasta bakılan birimlerinde, izolasyon veya karantina bölümlerinde oluşan atıklar ile kurum, kuruluş ve işletmelerin revir ve diğer tıbbi birimlerinde oluşan atıkların 'tıbbi atık' olarak yönetilmeleri ve diğer atıklar ile karıştırılmamaları,
• Kurum, kuruluş ve işletmelerin bina ve yerleşkelerinde oluşan maske, eldiven ve diğer kişisel koruyucu malzeme atıklarının diğer atıklardan ayrı olarak biriktirilmesi, ağzı sıkıca kapatılan iç içe iki torbaya konulması, geçici depolama alanlarında en az 72 saat bekletildikten sonra “diğer atık” kategorisinde 'evsel atık' olarak yönetilmek üzere belediyeye teslim edilmesi,
• Evlerden ve iş yerlerinden kaynaklanan tek kullanımlık maske, eldiven, mendil gibi kişisel hijyen malzemesi atıklarının ağzı sıkıca kapatılan iç içe iki torbaya konulması, en az 72 saat süreyle oda veya balkonlarda bekletilmesi ve 'diğer atık' kategorisinde evsel atık olarak yönetilmek üzere belediyeye teslim edilmesi hususlarında uygulamaya esas hükümler ve diğer ilgili hususlar yer almaktadır.”
“Hastalığı belirti vermeden hastalananlar da bulaştırıyor”
Maske, fiziksel mesafe, el hijyeni gibi önlemlerin yanı sıra toplumda, kurum ve kuruluşlarda COVID-19’un bulaşma riskini önlemeye yönelik diğer tedbirlere uyumda sorunlar yaşandığının altını çizen Prof. Dr. Recep Öztürk şunları söyledi:
“Mayıs ayında 800’ün altına inen vaka sayısının tekrar bin 600’lü rakamlara yükselmesi ve şimdi de binler civarında seyretmesi, taziye, asker uğurlama, ev davetleri, hasta ziyareti, nişan/kına/düğün gibi toplu ortamlarda korunma tedbirlerine uyulmaması sonucudur. Yaz aylarında maske takmak haliyle biraz daha zor olmaktadır. Hastalığı sadece belirtisi olan değil, belirti vermeden hastalananlar da bulaştırmaktadır. Bu nedenle ‘Biz birbirimizi biliyoruz’ yalancı güven anlayışı yerine, ‘Biz birbirimizi bilmiyoruz, bu nedenle ikimizden birimiz bulaştırıcı olabiliriz’ gerçeğini dikkate alarak hareket etmeliyiz.”