Koku ve tat kaybını araştırmak için uluslararası konsorsiyum kuruldu
Kimyasal Duyuları Araştırma Küresel Konsorsiyumu (The Global Consortium of Chemosensory Researchers-GCCR) adı verilen yapıda Türkiye’yi temsil eden iki kişiden biri, ABD’de yaşayan Türk bilim adamı Dr. Hakan Özdener, çalışmaları hakkında bilgi verdi.
"Tat ve koku kaybı hastaların yüzde 60’ında görülen bir durum"
Tat ve koku alanında dünyadaki tek bilimsel araştırma kuruluşu olan Philedelphia’daki Monell Chemical Senses Merkezi'nde 17 yıldır bu alana yoğunlaştığını belirten Özdener, COVID-19’un diğerlerinden farklı bir virüs olarak öne çıktığının altını çizdi.
Özdener, "Virüs hastalıkları ve salgınlar dünyamızda yeni değil, belli aralıklarla bunlar görülür. Fakat genelde salgınların büyük kısmı belli bir coğrafi bölgeyle sınırlı kalır. COVID-19’da sürpriz olan ise şu, çok hızlı bir şekilde dünyaya yayıldı ve ölüm oranı belli yaş grubunda yüksek." dedi.
Grip ve nezle rahatsızlığında influenza virüslerinin geçici koku kaybına neden olmasının normal olduğunu ifade eden Özdener, COVID-19 virüsünde görülen tat ve koku kaybının ise eldeki bilgilere göre diğerlerinden çok farklı seyir izlediğine dikkati çekti.
Özdener, şunları söyledi:
"COVID-19 hastalarında daha hastalık tablosu ortaya çıkmadan, tat ve koku kaybı hastalığın erken bulgusu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tat ve koku kaybı hastaların yüzde 60’ında görülebilen bir durum, bu çok ciddi bir rakam. Diğer grip virüslerin oluşturduğu durumlardan farklı olarak bunun kalıcı, daha uzun süreli ve şiddetli olduğunu görüyoruz. İnsanlar hastalıkla beraber tat ve koku kaybından da şikayetleniyorlar, bu çok önemli."
{ilgili-haber-477466}
Konsorsiyumda 38 ülkeden 500’den fazla bilim insanı var
Tat ve koku kaybı üzerine haberlerin çıkmaya başlamasıyla, alanında uzman 9 bilim insanı öncülüğünde uluslararası bir konsorsiyum kurulduğunu ve kendisinin de bu konsorsiyuma katıldığını aktaran Özdener, "Gönüllü bir kuruluş. Hiçbir devlet, şahıs veya organizasyondan desteği yok. Tat ve koku alanına ömrünü vermiş bilim adamlarının oluşturduğu bilimsel bir topluluktur." dedi.
Özdener, konsorsiyumun COVID-19 salgınında hastalarda gözlemlenen koku ve tat kaybının hastalıkla ilişkisinin tam olarak anlaşılması ve hasta üzerinde oluşturduğu etkiyi öğrenmek için dünya genelinde Türkçe dahil 20 dilde anket çalışması başlattıklarını, toplanan verilerin virüsün nasıl bulaştığı ve yayılmasının nasıl önleneceğini çözmek için değerlendirileceğini kaydetti.
Bu çalışmanın içinde bulunmanın çok özel ve güzel bir duygu olduğunu söyleyen Özdener, "Konsorsiyumda ülkemi temsil etmek, Türkiye’nin virüse karşı gösterdiği üstün başarıya küçük bir katkıda bulunmak için çok büyük bir fırsat. Umarım ülkemin ve dünyanın insanlarına bu konuda bir faydam olur." ifadelerini kullandı.
{ilgili-haber-477532}
"Bu savaş evde durmakla kazanılır"
Türkiye ile Batı ülkelerindeki sağlık hizmetlerini de karşılaştıran Özdener, Türkiye’deki sağlık sisteminin "halk sağlını güçlendirmek amacıyla, özellikle birinci basamak hekimlerinin güçlülüğü üzerine kurulu" olduğu yorumunda bulundu.
Özdener, şöyle devam etti:
"Gelişmiş ülkelerdeki sağlık hizmetleri genellikle birinci basamak üzerine kurulu değil. Bugün ABD’de, İngiltere’de, Fransa’da yaşanan yüksek ölüm oranlarının sebebi, onlar halka ulaşamıyorlar. Ama Türkiye’de, Bakanımızın da dediği gibi, sağlık hizmetleri halk sağlığı temelinde olduğu için bugün insanlara ulaştık. Eminim batı ülkeleri bundan sonra halk sağlığı çalışmalarına çok büyük önem verecekler."
{ilgili-haber-477529}
Virüsün, bireysel ve toplumsal ilişkiler anlamında kazandırdığı çok önemli tecrübeler olduğunu vurgulayan Özdener, "Sevdiklerimizle konuşamaz, bir araya gelemez olduk. İşimize gidemez olduk." ifadelerini kullandı.
Özdener, Türkiye'deki vatandaşlara da şu çağrıda bulundu:
"Halkımız Sağlık Bakanlığının ve bilim kurulunun tavsiyelerine hoşlarına gitmese de zor da gelse uysunlar, sokağa çıkmasınlar. Eğer bu savaşı kazanmak istiyorsak, bu savaş ilaçla, hastaneyle, solunum cihazıyla kazanılmaz, evde durmakla kazanılır."