Uyku düzeninin bozulması sağlığı tehdit ediyor
Küresel çapta etkileri süren koronavirüs salgınından korunmak için alınabilecek en etkili önlemlerin başında kişisel hijyene önem vermek ve gerekmedikçe dışarı çıkmamak geliyor.
Birçok kişi uyarıları dikkate alarak, zorunda olmadıkça evden çıkmıyor, imkanı olanlar çalışmalarını evden sürdürüyor. Bu durum özellikle çalışan kişilerin uyku düzenlerini de etkiliyor.
Evden çalışanlar için normal şartlarda sabah ve akşam yolda geçen süre bugünlerde evde geçiyor. Kurulan sabah alarmlarının saati değiştirip, artan süreyi uyuyarak geçirmek ise uyku düzeninin değişmesi anlamına geliyor. Uykuda geçirilen süre eski düzene göre aynı olsa da uykuda olunan saat dilimi insan sağlığını etkiliyor.
Uyku düzeninin önemini ve oluşabilecek etkileri, Türkiye Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk anlattı:
“Evden çalışma ve esnek çalışma düzeninin gelmesiyle beraber pek çoğumuzun uyku düzeni etkileniyor. Bu durum uyku saatlerinin kaymasına neden oluyor. Erken uyanma zorunluluğunun ortadan kalkması, kişilerin geç vakitte yatmasını ve bunun sonucu olarak da normalden daha geç bir vakitte uyanmasını getiriyor. Bir kişi gece 04:00’te yatıp 12:00’de kalktığında günde 8 saat uyumuş olsa bile bu kaliteli bir uyku olmuyor. Çünkü gece belli safhalarla, sirkadiyen ritme göre uyuduğumuz uyku bağışıklık sistemimizi, beyin süreçlerimizi, kaslarımızı ve hormonlarımızı onarıp gerçek dinlenmeyi sağlarken, az önceki örnekte olduğu gibi eğer bu süreç kaymışsa sağlıklı bir uykunun yerini tutamıyor, aynı faydayı sağlamıyor. Biz buna uyku düzeni diyoruz.“
Bağışıklık sistemini tehdit ediyor
Uyku düzeninin kayması, bağışıklık sistemi başta olmak üzere fiziksel ve psikolojik birçok konuda insan sağlı üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Bu etkileri ve alınabilecek önlemleri Prof. Dr Şerefnur Öztürk şu sözlerle ifade ediyor:
“Uykunun olağan döngüleri değişip yeterli derinliğe ulaşamadığında, uykunun verimi kayboluyor. Bu durumda kişi zihnini toplayamıyor, konsantrasyon kaybı yaşıyor, yorgunluk hissediyor, bağışıklık sistemi etkilenebiliyor ve hastalıklara karşı daha dayanıksız duruma geliyor. Bununla birlikte hafızası da olumsuz etkileniyor, yaratıcılığı azalıyor ve tabi ki davranışlara da yansıyor bu. Uyku düzeninde kayma olan kişilerde davranış değişiklikleri başlıyor, sabırsız ve tahammülsüz olunabiliyor. Bu şekilde gün içindeki verim de maalesef kötü yönde etkileniyor. Evinden çalışanlara önerim, normal iş yerinde çalışıyormuş gibi zamanında uyumaları ve sabah da işe gidiyormuş gibi kalkıp kendilerini motive edip, konsantre olup işlerini sürdürmeleri.”
Sağlıklı bir uykunun en az sağlıklı beslenmek ve egzersiz yapmak kadar önemli olduğunun altını çizen Öztürk, “Bağışıklık sistemi beyne bağlı olarak çalışan bir sistem. Beyindeki mekanizmalar değiştiği zaman vücuttaki bütün mekanizmaları etkiliyor” dedi.
Elektronik cihaz kullanımı en kritik faktör
Uyku saatlerinin kontrolsüz bir şekilde kaymasında en büyük faktör de evde geçirilen uzun sürelerde telefon, tablet bilgisayar gibi elektronik aletlerin aşırı ve zamansız kullanımı. Öztürk’e göre mümkünse yatılacak yerde özellikle akşam saatlerinde bu tür cihazlar kullanılmamalı.
“Gece geç saatlerde yatıldığında genellikle o süreye kadar elektronik ortamlarda vakit geçiriliyor. Özellikle telefonların, tabletlerin ve bilgisayarların uyku öncesi yaymış olduğu mavi ışıklar ve radyasyon etkisi kişinin sağlıklı bir uyku uyumasını engelliyor. Bu durumda uyumaya çalışmak zorlaşıyor ve giderek kısır döngü haline geliyor. Daha geç yatıp daha geç kalkmaya, daha geç hayata başlamaya dönüşüyor ki bu durum da kişinin hem kendisine hem işine gösterdiği özeni etkiliyor.”
Salgından sonraki adaptasyon süreci
Salgın süreci sona erdiğinde ve günlük yaşam normale döndüğünde birçok kişi sabah alarmını eski düzene göre kurmaya başlayacak. Bu sürece tekrar adapte olurken başvurulması gereken yollar ise oldukça basit. Öztürk uykunun yeniden düzene sokulması için şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Uyku kişiliği değiştiyse ve böyle bir sürece girmişlerse öncelikle uyudukları ortamı yaşadıkları ortamdan ayırmaları gerekiyor. Uyumak için hazırlanmış odalarında bilgisayar, telefon, tablet gibi elektronik aletlerin kullanılmaması, uyumayı etkileyecek şiddette bir ışığın olmaması, yatmadan önce ağır beslenmemek, gün içinde evde de olsa yeteri kadar fiziksel egzersizin sağlanması önemli. Bunların uyumaya oldukça yardımcı faktörler olduğunu biliyoruz. Eğer tüm bu yöntemler de uykuyu normal düzenine sokmaya yetmiyorsa nöroloji alanında bir uyku uzmanına başvurulmalı, doktora gözükmeden uyku ile ilgli yardımcı ilaçlar kullanılmamalı.”